YAPILMASI GEREKENLER5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu
Taksirle yaralama
Madde 89-(1) Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden
olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Taksirle yaralama fiili, mağdurun;
a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,
b) Vücudunda kemik kırılmasına,
c) Konuşmasında sürekli zorluğa,
d) Yüzünde sabit ize,
e) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
f) Gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına,
Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, yarısı oranında artırılır.
(3) Taksirle yaralama fiili, mağdurun;
a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
d) Yüzünün sürekli değişikliğine,
e) Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine,
Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, bir kat artırılır.
(4) Fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması halinde, altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(5) (Değişik: 6/12/2006 –5560/5 md.) Taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır. Ancak, birinci fıkra kapsamına giren yaralama hariç, suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikâyet aranmaz.
1) Öncelikle;
a) Mağdurun beyanı alınmalıdır.
b) Mağdurun 18 yaşından küçük olması durumunda, avukat huzurunda ifadesinin alınması hususu hatırlatılmalıdır.
c) Mağdurun beyanında geçen tanıklar “bilgi sahibi” sıfatıyla dinlenmelidir.
2) Mağdur veya mağdurlardan,
a) Şikâyetçi olup olmadıkları ve şikâyetçi iseler uzlaşmak isteyip istemedikleri hususu sorulmalıdır.
b) Mağdur 15 yaşından küçük ise şikayet hakkı velisine verilmelidir. Yani velisi müşteki sıfatıyla dinlenmelidir.
c) 15 yaşından küçük çocuk fiilin anlam ve sonuçlarını algılayabilecek bir durumdaysa, o da mağdur sıfatıyla avukat huzurunda dinlenmelidir.
3) Mağdurun beyanına göre şüphelinin savunması alınmalıdır. Şüphelinin ifadesinde geçen tanıklar bilgi sahibi sıfatıyla dinlenmelidir.
4) Şüpheliye de uzlaşmak isteyip istemediği hususu sorulmalıdır. Buna ilişkin formlar tanzim edilmelidir.
5) Şüpheli 12 yaşından küçük ise ve suç 1 sene veya daha fazla hapis cezasını içermiyorsa yakalama yapılmamalı, suç 1 sene veya daha fazla hapis içeriyorsa yakalama yapılmalı, fakat sadece kimlik tespiti yapılarak ifade alınmadan serbest bırakılmalıdır.
6) Şüpheli 12 ile 18 yaş grubu arasında ise, kolluk tarafından ifadesi alınmamalıdır. Çünkü soruşturma evresinde çocukların ifadesi sadece Cumhuriyet Savcısı tarafından müdafii huzurunda alınır.
7) Varsa olayın tanıkları bilgi sahibi sıfatıyla dinlenmelidir. Belirtmek gerekir ki, tanıkların dinlenmesiyle ilgili olarak müdafii ile dinlenme kuralı hukukumuzda yer almadığından, tanığın yaşı ne olursa olsun, tanıklık yapabilecek bir olgunluğa ulaşmışsa ve başka bir engel hali yoksa, müdafii olmadan dinlenebilecektir.
8) Olayda, suçun bilinçli taksirle işlenip işlenmediği hususunu aydınlatacak olgulara dikkat çekilerek, bu konuda özel bir inceleme yapıl-malıdır. Örneğin taksirle yaralamanın uygulamada en sık karşılaşılan çeşitlerinden biri olan trafik kazalarında, sürücünün (şüphelinin) al-kol raporu mutlaka alınmalıdır. Alkol raporu alınırken, alınan alkol derecesini promil cinsinden veren alet olan alkolmetrenin kullanılmasında fayda vardır. Çünkü, Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında, kaç promilin üzerindeki alkolün bilinçli taksire neden olacağı belirlenmiştir. Dolayısıyla bu rakamı aşıp aşmadığının tespiti için, alkolmetrenin kullanılması gerekmektedir. Alkol raporu alınması gereken kişi başka hastaneye sevk edilmişse, o hastaneyle irtibata ge-çip derhal alkol raporu aldırılmalıdır.
9) Yine TCK’nın 179/3 hükmünün uygulanması açısından Yargıtay’ın son kararları dikkate alındığında 100 promil ölçüsü dikkate alındığından, promil cinsinden ölçüm yapılması önemlidir. Hastanede adli rapora sadece “alkollüdür” şeklinde yazılacak ifade sorunu çözmeyecektir.
10) Bunun dışında, trafik kazası sonucu meydana gelen taksirle yara-lama suçlarında, suçla ilgilenen adli kolluk görevlilerine ilaveten, kolluk birimlerinin özel bir bölümü olan “trafik” ekibinin olay yeri-ne intikal ederek, gerekli incelemeleri yapmalı, bu incelemelerini tutanağa bağlamalıdırlar. Bunun yanı sıra, sürücünün ehliyetinin olup olmadığı araştırılmalı, ehliyetinin bulunmaması halinde, gerekli idari yaptırım uygulanması için mülki amirle irtibata geçilmelidir.
11) Olayın özelliğine göre, gerekip gerekmediği muhakeme edilerek, gerektiğine karar verilmesi halinde, olay yeri tespit tutanağının ve olay yeri krokisinin çizilmelidir. Örneğin bir işyerinde meydana gelen kazada, işyerinin ve kaza yerinin krokisinin çizilmesi ve olay yerinin tespiti gereklidir.
12) Taksirli yaralama eylemi, ateşli silahtan kaynaklanmışsa, şüphelilerin el svapları alınmalıdır.
Uygulamada kolluktan küçük çocukların bakım ve gözetimindeki ek-siklik nedeniyle yaralandıklarına (bisikletten, merdivenden vs. düşerek, kapı arasında sıkışarak, elini sobaya vurarak vs. şeklinde yaralandıklarına) ilişkin olaylar yaşanmaktadır. Bu durumda eylem TCK m. 89 kapsamında taksirle yaralama suçunu oluşturacağından, çocuk hangi velisinin yanında bulunuyorsa (annesi veya babasının) şüpheli sıfatıyla ifadesi alınacak, diğer velisinin de ifadesi müşteki sıfatıyla alınacaktır. Genelde çocuğun annesiyle birlikte evde olduğu sırada meydana gelen bu olaylarda anne şüpheli sıfatıyla, baba da müşteki sıfatıyla dinlenecektir. Olay esnasında her ikisi evdeyse her ikisi müşteki-şüpheli sıfatıyla dinlenebilir.
13) Mağdurların adli raporlarının alınması hususu unutulmamalıdır.