Jandarma Genel Komutanlığı Subay, Astsubay, Uzman Erbaş ve Memur Alımları. >>> TIKLAYINIZ <<<<
Jandarma Forum sayfasına hoşgeldiniz, sitemiz günden güne gelişmektedir. Amacımız doğru ve güncel bilgiyi paylaşmaktır. Sizlerde tecrübeli olduğunuz ve uzmanlaştığınız konularda paylaşım yaparak katkıda bulunabilirsiniz. Sitemiz nezdinde kurumları yada kişileri hedef alacak söylemler ile kurumlara ait Hizmete Özel, Gizli vb. dereceli evrakların paylaşımı yasaktır. Ayrıca kişi ve kurum ile ilgili forumda açık bilgiler paylaşılması yasaktır. Sitemizde paylaştığımız konularda alıntıladığımız bazı kanun maddelerinde konuyu incelediğiniz gün itibariyle ilgili kanun maddesinde tümüyle veya kısmi değişiklik yada tamamen hükmünü yitirmiş olabileceğini, dolayısı ile bu konulara göre hareket edilmemesi gerektiğini, paylaşılan bu konuların fikir edinilmesi amacıyla paylaşıldığını unutmayınız. jandarmaforum.com bu anlamda her hangi bir sorumluluk kabul etmemektedir. İyi Forumlar, Dileriz. Jandarma Forum Yönetimi.

Doğal Afetler Ve Kriz Masası

Kolluk personeli açısından önem arz eden makale ve dergi yazıları
Forum kuralları
Forumlarda soru sormak, bilgi danışmak yada bildiğiniz bir konuda paylaşım yaparak katkıda bulunmak için ve forumlardaki içeriklerden tam olarak faydalanmak/görüntülemek için ÜYE olmanız, üye iseniz ÜYE GİRİŞİ yapmanız gerekmektedir. Forumlarda kişi ve kurumlarla ilgili açık bilgiler paylaşmak yasaktır. Forumlarda şahısları hedef alan paylaşımlar yasaktır.
Jandarma Subay, Astsubay ve Uzman Erbaş Alımları 2023 yılı idari para cezaları Acil Yardım/İhbar/Danışma Hatları - Önemli Telefon Numaraları Mutluluğa Kurşun Sıkma SGRadyo Polis Radyosu Askeri ve Mesleki Tanımlar Askeri / Mesleki Nezaket ve Görgü Kuralları Trafik Cezaları Jandarma Telefon Rehberi GGM Adres ve Telefon Numaraları AMATEM Adres ve Telefon Numaraları
Kullanıcı avatarı
admin
Doğrulandı
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi
Mesajlar: 1784
Kayıt: 25 Mar 2019, 01:03
Konum: https://jandarmaforum.com
İletişim:
Durum: Çevrimdışı

Doğal Afetler Ve Kriz Masası

#1

Mesaj gönderen admin »

Bu yazı deprem, sel baskını gibi doğal afet ve olaylarda kurulan kriz masalarında, Emniyet Teşkilatı olarak, üzerimize düşen görevler nelerdir? Neler yapabiliriz sorularına cevap aramak için hazırlanmıştır.

Deprem Türkiye’de her an her an olabilecek doğal afetlerdendir.Uzak bir kıtada, kimi zaman komşu ülkelerden birinde deprem olduğunda hayıflanır, Ülkemizin bir köşesinde yada komşu Vilayet’lerinden birisinde olduğunu duyunca hepimizin yüreği ağzımıza gelir. Deprem bulunduğumuz yerleşim alanında olsaydı, depremin şiddeti daha büyük olsaydı, halimiz ne olurdu ? der, korku ve endişe içinde olur, sonra günlük olaylardan meşgalelerden dolayı unuturuz.

Her deprem haberinden sonra etrafımıza göz attığımızda, ilimiz dahilindeki binaların çok sağlam ve güvenli olduğunu iddia edemeyiz. Depremle birlikte yıkılan ve hasar gören binalar, ilgili mühendisler tarafından incelendiğinde çoğunun yapılırken yangından mal kaçırır gibi inşaat-yapı yönetmenliklerine göre yapılmadığı tespit edilmiştir. Ne acıdır ki bu gerçek kamu binalarında da böyledir.

Kandilli Rasathanesi, Amerika Kızılhaç örgütünün isteği üzerine İstanbul ‘un deprem riskiyle ilgili hazırladığı raporda şehirdeki hastaneler ve diğer sağlık tesisleri muhtemel bir şiddetli depremden büyük ölçüde etkilenecek. Bu sebeple sağlık hizmetlerini de yerine getiremeyecektir. İstanbul örneği istisnasız bütün illerdeki sağlık kuruluşları ile kamu binalarında da geçerlidir.

Ülkemizin % 95’i deprem kuşağı üzerinde olduğu, her deprem sonrası, ve her fırsat bulduğunda Kandilli Rasathanesi eski müdürü Sayın Ahmet Mete IŞIKARA tarafından kamuoyuna açıklanmıştır.

Ülkemiz insanı yediden yetmişe bu gerçeği; 17 Ağustos Marmara depremi, 12 Kasım Düzce-Bolu depremi, çeşitli tarihlerde meydana gelen Çankırı, Denizli, Afyon, Osmaniye, Erzurum ve Bingöl depremleri ile öğrenmiştir. Ülkemizde bir deprem gerçeği vardır. Bu hiçbir zaman unutulmamalı. Ünlü jeoloji Profesörü Şener ÜŞÜMEZSOY, deprem araştırmalarını “Marmara ‘da Deprem Riski” kitabıyla ilgili olarak şunları söylemektedir.

Türkiye’nin deprem haritasını çıkarttık Herkes kendi bulunduğu bölgede fayların nereden geçtiğini rahatlıkla görebilir. Erzincan’dan başlayıp Kuzey Anadolu Fayı (KAF) Marmara’ya kadar geliyor. Doğu Anadolu Fayı dediğimiz, Karlıova’dan başlayıp Malatya’ya oradan Sürgü,Çardak ve Adana’ya kadar giden kolu var... Avanos Dağları’nın iki tarafındaki Karasu ve Avanos fayları; Güneydoğu Anadolu’daki Bitlis kuşağı (ayı; Doğu Anadolu’da Çaldıran depremini oluşturan Iğdır ve Erzurum faylarını gösteren yedi sekiz haritamız var. Türkiye bir deprem ülkesi ve herkesin üzerinde bulunduğu fay hattını bilmesi gerekir, demektedir.

17 Ağustos ve 12 Kasım depremlerinden sonra geçen sürede alınması gereken tedbirler hakkında, kamuoyunun bilgilendirilmesi, müdahalenin yapılmasında bilinmesi gereken önemli konular radyo TV. ve yazılı basın , el ilanı ve afişlerle tedirginliğe ve paniğe düşürmeden duyurmalıdır. Bu konuda zaman, zaman konferanslar verilmekte ise de istenen bilgilendirme büyük çoğunluğa ulaşmamaktadır.

İnsanlarımızın bu tür kapalı alan panel ve konferanslara katılımları düşük seviyede olup bazen salonları doldurmadığı görülmektedir...

Kurtarma çalışmalarında, yardımların dağıtımında görülen eksiklikler, organize bozukluklarıyla ilgili olarak kurumlar eleştirilirken, yardıma muhtaç olanların, ev kredisi, kira yardımı, prefabrik konutlara yerleşecek kişilerin tespitinde yaşanılan kargaşalıklar İdareyi zor durumda bırakmıştır.

17 Ağustos ve 12 Kasım Depremin üzerinden dört yıl geçmiş olmasına rağmen, deprem bölgesinde, deprem kuşağı üzerindeki İl’lerde hakeza ülkemizin tamamı deprem riski altında olmasına rağmen olası depreme karşı yerel yönetimler ve kamu kuruluşları deprem öncesi ve sonrası ne gibi tedbirler almıştır.

Acaba şu ana kadar;

1- Kaç bina yapı denetiminden geçirilmiş?
2- Kaç tanesine çürük raporu verilmiş?
3- Kaç tane binanın zemin ve kolonlarının takviye ile güçlendirilmesi için gerekli ikaz yapılmış?
4- İl ,ilçe Belediyeleri ve valilik, kaymakamlık olan yerler bu konuda alternatif çadır kent kurulacak alanları tespit etmiş midir?
5- Olası deprem sonrası yapılacak kurtarma çalışmalarına katılacak ekipler teşekkül ettirilmiş midir?
6- Kurtarma eğitimi için tatbikatlar yaptırılmış mıdır?
7- Kamu kuruluşları bu konuda ne kadar duyarlı hale getirilmiştir?
8- Emniyet Müdürlüğü personeli bu konuda bilgilendirilmiş midir?
9- Kızılay, Marmara depreminde görülen eksiklikleri gidermiş midir?
10- Sivil toplum kuruluşları bu konuda ne kadar duyarlı hale gelmiştir?
11- Çok katlı binalarda yaşayanlar deprem zararlarını minimum seviyeye düşürecek alternatifler üzerinde pratik bilgilere sahip olmuş mudur....

buna benzer sorular çoğaltılabilir.

SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI

Devlet Vatandaş işbirliği ile alacağımız tedbirler olmalıdır. Bütün her şeyi devletten bekleyeceğimize, sivil toplum kuruluşları ile birlikte kurtarma birlikleri kurarak alternatif yardım ve dayanışma birlikleri oluşturmalıyız. Sivil toplum kuruluşları da ülkemizin önemli dinamiklerinden olduğu bilinmektedir. En iyi gönüllü örgütlenmeyi sağlayan STK’ ları sadece İnsan hakkın ihlallerinde öne çıkmamalı, aynı zamanda Deprem ve benzeri felaket günlerinde, yaşama hakkı ve devamının sağlanması için enkaz altında kalanları kurtaracak, ilk yardımı yapacak, yardımların düzenli dağıtımında yardım edecek ekipler oluşturabilirler. Deprem bölgelerine ülkemizin değişik il ve ilçelerinden yardım için gelen vatandaşlarımız, ferdi yardımlarda bulunduklarından çeşitli zorluklarla karşılaşmışlar. Hatta yardım paketlerini asıl ihtiyaç sahiplerine ulaştıramadıkları gibi organizasyonların istedikleri düzeyde olmadıklarını görmüşlerdir. Ekip çalışmasının daha düzenli, ihtiyaç sahiplerine ulaşmak ise daha kolay olacaktır...

17 Ağustos sonrası Sakarya İl’inde Kızılay’a gelen yardımların, düzenli bir şekilde paketlenip dağıtılmasında en çok ve en iyi bir şekilde organize işini İstanbul’ dan gelen bir grup ( kız-erkek ) Üniversite öğrencilerinin yaptığım gördük. Karşılık beklemeden büyük özveri ile çalışan bu genç arkadaşlarımızı burada anmadan geçemiyeceğim. Sivil Savunma ve Sivil Toplum Kuruluşları Üniversitelerle işbirliği yapmalı , buradaki gençliği bu tür sosyal işlere kanal ize etmelidir.

Afet sonrası Arama Kurtarma çalışmaları yapacak ekipler; Sivil Savunma ekipleri ve bölgeyi iyi tanıyan yerel yönetim ve emniyet personelinden faydalanabilirler. Kurulacak kriz masalarında ekip sorumluları çalışmaların yönlendirilmesinde, taleplerin karşılanması gibi konularda organizeyi sağlarlar.

Bu konuda, İl Emniyet Müdürlüğünün çeşitli birimlerine de iş düşmektedir. Toplu olarak görev yapan Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğünde ve diğer birimlerde çalışan polis ve amirlerine 12/24, 12/36 yada sürekli gündüz çalışma esasına göre görev yapan bu birimler gece—gündüz görev yapıyor, muhtemel olaylara karşı bekliyorlar .Bu birimlerde çalışanlar, gönüllü veya zorunlu olarak deprem, sel gibi afetlerde görev alacak memurlardan tatbiki olarak eğitimden geçirildikten sonra, Acil Kurtarma Timleri, Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü personelinden ÇEKUT Çevik Kurtarma Timi kurulabilir.

Çevik kuvvet şube müdürlüklerinde hizmet içi eğitim programlarına deprem ile ilgili programlar konulmalı. 2 yıldır gönderilen hizmet içi eğitim müfredat programında deprem ve etkileri konusunu içeren dersler yoktur. Ayrıca bu konuda yeterli sayıda eğitilmiş personele ihtiyaç duyulmaktadır.Bunlar depremlerde asıl görevli ekipler gelene kadar neler yapılabilir. Kurtarma çalışmalarına aktif olarak katılma , İlk Yardım, vb. öncelik gerektiren konular öğretilmelidir. Ayrıca, Polis Meslek Yüksek Okullarında okuyan öğrencilere yönelik eğitim programları konularak okullarda tatbiki olarak öğretilmelidir.

Meydana gelen deprem veya diğer afetlerde kurtarma timlerinde ve mıntıka karakollarında bulunması gereken malzemeler şunlar olabilir.

El feneri, seyyar jeneratör, demir kesmek için makas, kazma, kürek, halat, sedye, gaz maskesi hava yastığı ve can simidi diğer ihtiyaç duyulan malzemeler.

APK Dairesi Başkanı sayın; Dr. A.Nihat DÜNDAR “ Teşkilatımız Sivil Savunma hizmetlerinin yeterince etkin ve verimli olduğu söylenemez . Oysa ülkemiz bir deprem kuşağı üzerinde bulunmaktadır ?” sorusuna;

Çözüm önerisi olarak; Bu hizmet yeniden yapılandırılmalı, gerekli önem verilmeli ve uzman personelle desteklenmelidir. Polisin de bir AKUT ü olmalıdır, diyerek özlemini dile getirmektedir. polis dergisi. 156.yıl özel sayı.sayfa 157

Bu konuda ülkemiz gibi deprem kuşağında olan Japonya da benzer tedbirler aldıkları bu ülkeye iki ülke polis teşkilatı arasındaki işbirliğini geliştirmek ve incelemelerde bulunmak üzere giden Emniyet Müdürü Sayın Muzaffer SOYLUOGLU ve Selim MORAN’ın raporundan anlaşılmaktadır. Japonya ’da polis afet ve felaket zamanlarında da görev yapacak şekilde teçhiz edilmiş olup, İl Emniyet Müdürlüklerinde afet ve felaket merkezleri ileri teknoloji içeren haberleşme ve iletişim sistemleri ile donatılmıştır. Polis dergisi, sayı:22 syf:522

Deprem ve benzeri doğal afetlerde vatandaş her zaman polisi hatırlıyor, bu ve benzeri olaylarda polisi kurtarma çalışmalarında görmek istiyor. Polis, kurtarma ve yardım yaparken yeterli donanıma sahip olmalıdır. Hiçbir zaman elimizde yeterli malzeme, ve eleman yoktur mazeretlerine sığınmamalıyız. Bu konu özveri ve gönüllü olmayı gerektirir.

DEPREM ve AFETLERDE POLİS NELER YAPABİLİR

1- Deprem ve diğer afetlerde felaket yerlerine ilk ulaşan ekiplerden biri polis birimleridir Yeterli malzeme ve donanıma sahip olan ekipler ilk 15-20 dakikada kurtarılacak olanlara ilk müdahaleyi yapabilir.
2- Enkaz altında kalanların yerlerini tespit edip, uzman ekipler geldiğinde yerlerini bildirir. 0 zamana kadar vatandaşın hayatta kalma mücadelesinde gerekli telkinleri yapabilir.
3- Deprem zedelere asıl görevliler gelene kadar psikolojik destek verebilir.
4- Gıda ve çadır dağıtımında kargaşalığı önlemek için gerekli düzenlemeleri ve koordinasyonu sağlar.
5- Çadır kurmada vatandaşa yardımcı olur.
6- Kriz merkezleri ile yardımların ilgili kişilere ulaşmasında koordineli çalışabilir.
7- Vatand4ların getirdiği yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması sağlanır.
8- Deprem öncesi, sivil savunma arama kurtarma ekipleri ile eğitici kurtarma çalışmaları yapıp halkı , polisinde etkin kurtarma çalışmalarında bulunacak donanıma ve yeteneğine sahip olduğu intibaını verir.
9- Aşırı yağmur yağdığında, meteoroloji’den ve diğer yetkililerden alınan haberler değerlendirilerek sel baskınlarına karşı tehlikeli yerlerden başlayarak meskenlerin boşaltılmasını sağlamak için erken yapabilir.
10-Yağmur yağması sonucu, zaman zaman dereler ve kanalizasyonların taşması ile ev ve işyerlerini su basmaktadır. Yerel yönetimler ve bunlara bağlı, Fen işleri, Su Kanalizasyon ekipleri ile birlikte DSI Köy Hizmetleri araç gereç yönünden destekte bulunarak Avrupa ülkelerinde uygulanan kum torbaları ile taşkınların önünü kesmek için bentlerin yapımında çalışabilir.
11 Sele kapılanları, boğulma tehlikesi geçirenleri kurtarmak için, balık adamların yerine intikalini sağlayabilir.
12- Tehlikenin büyük olması durumunda yetkilileri süratle durumdan haberdar eder.

Geçtiğimiz 2002 yılı Haziran ayında doğu Karadeniz bölgesinde aşırı yağmur yağışından meydana gelen sel felaketinde Giresun il’inde sele kapılan vatandaşlarımızdan 5-6 kişinin Giresun emniyet müdürlüğü personeli tarafından kurtarılmış olması halkın takdirini kazanmıştır.

Ayrıca 2002 yılı Temmuz ayının son haftasında Yozgat Çorum, Rize ve diğer illerimizde aşırı yağıştan dolayı sel basan illerde de birimlerimiz, asıl kurtarma ekipleri gelene kadar, sel’e kapılanları kurtarma çalışmalarında bulundukları görülmektedir. Ne yazık ki en basit malzeme olan halat, can simidi şişirme bot’ların eksikliğinden yetersiz kalmaktayız. Bu malzemeler mutlak surette her ihtimale karşı merkezi birimlerde bulundurulması gerekir.

2002 yılı Ağustos ayının ilk haftalarında Avrupa ülkelerinde aşırı yağış sonucu meydana gelen sel felaketlerinde kurtarma çalışması yapan sivil toplum ve resmi kurumlardaki iş birliği, yeterli teçhizatlara sahip olmaları, su taşkınlarını önceden hazır bulundurdukları kum torbaları ile düzenli bir çalışma ile istif edip set çekmişlerdir. Yerel Yönetimler de eksiklerini tespit edip, ihtiyaç duyulan malzemeleri temin etmeli, ayrıca Sivil Savunma Kızılay ve Sivil Toplum Kuruluşları da bu iş birliğine katkı sağlamalıdır.

Yaz gelmesinden dolayı; serinlemek için denize, gölet, ırmak ve havuzlara girenlerin, boğulma tehlikesi geçirenler olduğunda vatandaşlarımız hemen 1 55’i arar yada haber verir. Bu konuda da kurtarma da kullanılan can simit’i, halat, palet vs. kolay temin edilebilen malzemelerin temin edilmesi, yüzme bilen personelden gönüllü olanları dalgıçlık kursuna göndermeli ve bilmeyen personelin kurtarma çalışmalarında bulunması teşvik edilmelidir.

Sel felaketleri, heyelan ve çığ düşmesi ülkemizde büyük oranda can ve mal kayıplarına neden olmaktadır. İnsanlarımız ve yerel yönetimler öncelikle yerleşim birimlerini kurarken, riskli alanlara ev, iş yeri kamu binası yapmamalı. Bu yerleşim alanları yapılırken jeofizikten, meteorolojiden, deprem mühendisliği ve diğer mühendislik alanlarından yararlanmalıdır.Devlet mekanizmaları ev yapan vatandaşlarımıza bu konuda yol gösterici olmalı. Gecekondulaşmayı önlerken, sürekli çıkartılan imar afları, sonucu katlanılamayacak zararlara yol açmaktadır.

Deprem ve sel gibi afetlerde; suiistimalleri , yardımları hak etmeyen kişilerin almalarını önlemek için, mıntıka karakollarında mahalle muhtarları ile birlikte çıkartılacak ikamet envanteri ile sağlıklı bir organizasyon yapılabilir. Nakil ve yer değiştirmelerde ikamet tezkeresi alma zorunluluğu getirmeli.

17 Ağustos ve 12 Kasım da meydana gelen depremde ihtiyaç sahibi olmayanların yardım malzemelerini aldıkları , ihtiyacı olanların ise bu yardımları alamadıklarını kamuoyu televizyon ve basın aracılığı ile öğrenmiştir.

Deprem, sel ve benzeri afetlerin olması ile insanlarda bir korku, endişe ve güvensizlik oluşur, yüzlerce hatta binlerce insanın yakınlarını kaybetmesi, evinin yıkılması eşyalarının tarumar olması, bedeninin yaralanması, sakat kalması . .gibi durumlarda oluşan kaosu dağıtmak, emniyette olmalarını sağlamak için hemen etkili bir kriz yönetiminin oluşturulması gerekir. Bunun için çağdaş ülkelerde ve bizim ülkemizde de adını sık sık Marmara depreminde duyduğumuz kriz masaları oluşturulur. Ancak bütün kurumlar gibi kriz yönetimi de bu konuda istenilen ölçülerde oluşturulamamış, kriz çözme yerine adeta kriz üretmiştir.

Bütün yukarıda sayılan önerilerin tek bir merkezden yönetimini sağlamak için, etkili bir Kriz Yönetim Merkezinin koordinasyonunda bulunması gereklidir.

Etkili kriz yönetimi oluşturulması için önceden planlar yapılmalı, oluşturulan kriz yönetimi yetkililerinin, bir kriz meydana gelmeden önce kriz durumlarını belirlemeleri ve kriz yönetim sistemlerini ve organlarını geliştirmeleri gerekir.

Kriz örneklerini sıralayacak olursak , depremler, su baskınları, heyelan, büyük yangınlar,ayaklanmalar, protestolar, spor olayları, ulaşım kazaları vb. Kriz masası görevlileri mutlaka yukarıda sayılan doğal afetler ve diğer olaylar meydana gelmeden konularıyla ilgili konularda uzman kişilerin başkanlığında yönetim, sevk ve idare de alternatif konularda çalışmalar yapmalıdır. Afetlerden sonra oluşturulacak kriz masaları sevk ve idarede yetkilerini kullanabilmeli, diğer yardım ekiplerini yönlendirmede yerel yöneticilerden faydalanmalı.

Aşağıda yazacağım öneri ve tavsiyeler ABD’de kriz zamanında alınacak tedbirler ile ilgili olarak inceleme ve araştırmalar yapan Komiser Mevlit AKKAŞ ‘in yaptığı gezi ve inceleme notlarım polis dergisinin 26.sayısında şu şekilde özetlemiştir.

KRİZ MASASI

Kriz, her zaman kriz masası yöneticilerinin karar vermelerini ve müdahale etmelerini gerektiren ciddi güçlükler ve tehlikeleri kapsar. Kararların verilmesi ve müdahale edilmesi çok kısa bir zamanda ve genellikle elde olan çok az bilgi ile gerçekleşir.

Etkili kriz masası yönetimi için temel kural “krize sadece cevap vermekle kalmamak, aynı zamanda krize etki etmeyi öğrenmeyi” çalışma olmalıdır. Önceden durum tahmini yapılarak hazırlanan bir kriz masası yöneticisi krizden önce risk ve zayıf noktaları değerlendirir. Çeşitli etkinliklerin alternatiflerini ve sonuçlarını gözden geçirir ve kriz üzerinde maksimum kontrolü sağlayabilmek için tedbirler alır.

Etkili kriz masası yönetimi bir olağanüstü durumdan önce ve o anda planlama ve koordinasyon gerektirir. Bunun içinde kendi içerisinde; planlama, grup çalışması ve sorumlulukların dağıtılması rol oynar.

Kriz masasının başarılı olması için aşağıdaki maddelere uygun olarak planlanması ve organize edilmesi, etkinlik göstermesi gerekir.

1- Kriz masasının yönetimi tamamen kanuni ve uzman kişilerden olmalıdır.
2- Kriz masası yöneticileri krize cevap verirken diğer devlet dairelerinden de yardım isteyebilmeli. (DSL Köy Hizmetleri, itfaiye Ekipleri Kara Yolları ‘nın araç gereç kapasitesini bilmeli) ve eşgüdümlü çalıştırmalı.
3- Farklı durumlara uyum sağlayabilmek için plan ve yöntemleri değiştirmek eklemeler yapmak, esnekliğine ve pratiğine sahip olması gerekir.
4- Kriz durumunun halledilmesi, kabul edilen hedef ve amaçlara ulaşılması için gerekli sabır ve kararlılığı gösterebilmeli.

Etkili bir kriz planı oluşturmak için deprem ve felaket bölgesinde riskli ve zayıf noktaların tespiti önemlidir. Öncelikle ana yolların açık olması sağlanmalı, tehlikeli durum arz eden sonradan yıkılabilecek binaların tespiti önemlidir

Şehrin risk arz eden alanları doğalgaz, yakıt ve su depoları, barajların ivedilikle kontrol edilip gerekli işlemleri yapılıp , tedbirler alınırken halka da ne yapmaları gerektiği duyurulmalıdır.

Genelden özele doğru çalışarak hedeflerin belirlenmesi, planın uygulanması için strateji hazırlanması ve stratejiyi destekleyen eylemlerin belirlenmesi gerekir. Plan grubunun büyüklüğü ve yapısı, planda önemli rol alacakların belirlenmesi resmi kurum ve Sivil Toplum Kuruluşlarının görevlilerinin tespit edilmesi, plan hakkında bilgi sahibi olması gereken hükümet yetkililerinin belirlenmesi gerekecektir.

Kriz masasındaki yöneticiler ne kadar mükemmel olsalar ve ne kadar önemli kaynaklara sahip olsalar görev ve sorumluluklar açıkça belirlenmedikçe kriz masasının verimli çalışması beklenemez.

Kriz ne olursa olsun polise görev düşer, krizle halk arasındaki tampon polistir. Kriz esnasında halkın gözü polis üzerindedir. Bundan dolayı kriz esnasında polisin rolü hayatidir.

Etkili bir kriz masası yönetimine özel sektörün katılması son derece önemlidir. Özel sektör yöneticileri devletin değil kendi kurum ve çalışanlarının riskte olduğunu anla,nalıdır. Buna karşılık resmi görevlilerde özel sektörün kaynaklarının kriz masası idaresinde önemli olduğunu kabul etmelidir.

Etkili bir kriz masası yönetimi oluşturmak için yönetimde bulunanların afet planına uygun envanterler çıkarması gerekir. Bunlar;

• Hastanelerin sayı ve kalitelerini kapsayan bilgiler,
• Ülke çapında yol ve otobanların durumu,
• Risk altındaki tesislerin detaylı harita ve planları,
• Yeterli çadır, battaniye ilaç vb. ihtiyaç duyulan malzemelerin stok durumu,
• İtfaiye ekiplerinin,Köy Hizmetlerinin, Kara Yollarının ve diğer kamu ve özel kuruluşlarının araç park mevcudu, ve çeşitlerini,
• Asker ve polis kuvvetlerinin kapasiteleri,
• Haberleşme araçlarının durumu ve kapasiteleri ,ve bunlara benzer ihtiyaç duyulacak araç ve gereçlerin envanterinin bilinmesi gerekir.

Bütün bu kullanılabilecek araç gereç ile görev alacak personelin,; kimin? nerede? ve nasıl? Müdahalede bulunacağını açıklayan bir plan hazırlanmalıdır.

Amerika Birleşik Devletlerinde uygulanan KRİZ esnasında oluşturulacak kriz masası yöneticisinin elinde her türlü krize ait en ince detaya kadar düşünülmüş ve hazırlanmış bir kriz planı bulunmaktadır... Kriz planları çekmece ve dolaplarda değil her an ulaşabilecekleri yani masalarının üzerinde bulundurdukları belirtilmiştir.

Ayrıca bu kriz planları sadece üst düzey yöneticinin değil en alt düzeydeki kişilerin dahi haberdar oldukları planlardır. Kriz planları ile her kurumun sene içinde belirli aralıklarla yaptıkları hizmet içi çalışmaları bulunduğu, her kurum ve personelin çok farklı kriz durumlarında ne yapması gerektiği üzerinde eğitilmekte, görünen yanlışlıkların hizmet içi kurslarda düzeltildiği ifade edilmektedir.

Kriz sonrası, krize neden olan doğal afetler sonrası yada toplumsal olayların çıkmasına neden olan aksaklıklar giderilmelidir. Örnek olarak 17 Ağustos depreminde yıkılan binaların yerine yeni bina yapılırken deprem riski göz önüne alınıp zemini sağlam olan yerlere yapılmıştır. Aynı konu geçtiğimiz 2002 yılı Temmuz ayı içerisinde Rize bölgesinde heyelan sonrası yıkılan binaların olduğu bölgeye, ilgili kuruluşlar tarafından 1996 yılında

tehlikeli bölge olarak açıklanmış olmasına rağmen yerleşim alanları yapılmıştır. Bu konudaki uyarıları dikkate almak gerekmektedir.

Marmara depremindeki büyük kayıplar ,deprem yönetimindeki düzensizlik , yasal çerçevedeki hata ve noksanlardan değil, bu yasal çerçevenin depremden önce yapılması gereken hazırlık döneminde ve bunun sonucu olarak deprem sonrasında gereği gibi uygulanamamasından doğmuştur. Sivil savunma, Kızılay ve diğer resmi kuruluşların yeterli hazırlığının ve koordinasyonun olmamasından kaynaklanmıştır.

Düzce-Bolu depreminde ise Marmara depreminde görülen eksiklikler giderilmiş, bir çok çevre illerden kurtarma ekipleri kurularak, deprem bölgesine 3- 4 saat içerisinde ulaşmışlardır.

Uzman bilim adamlarından oluşan Uluslar arası Japon İşbirliği Ajansı (JISA)üyesi altı kişilik ekip tarafından hazırlanan rapora göre; Muhtemel bir depremde koordinasyonsuzluk yine büyük can kaybı ve kaosa sebep olacak denmektedir. Ulusal Deprem Konseyi Başkanı Tuğrul TANKUT tarafından açıklanan raporda ısrarla altı çizilen nokta deprem konusunda çalışmalar yapan birimler arasında koordinenin olmamasına dikkat çekmektedir.

Buna rağmen, teşkilatımız uhdesinde kurulu olan İl Emniyet Müdürlüğü Sivil Savunma Büro Amirlikleri bu konuda yetersiz konumdadır. Büro amirlikleri bir amir ile en fazla 2-3 memur ile çalışmaktadır. Genelde İl’lerde sivil savunma büro amirliklerinde yaptığım araştırmada, kağıt ilgili ekipler kurulmuş ama hiç birine ait kullanabileceği malzeme yoktu. Nedeni ise ihtiyaç duyulan malzemelerin alımı için gerekli ödeneğin olmamasıydı.

Burada yapılması gereken polis — halk dayanışmasını sağlayacak organizasyonlar ile ekonomik durumu iyi olan esnaf ve sanayicilerle, Sivil Toplum Kuruluşları ile bu malzemeler temin edilebilirdi. Yardım yapan kişi ve kuruluşlar bu yardımların, belki de kendi hayatını yada yakınlarından birisini veya komşusu kurtaracaktır. Bu bilinçle toplanan yardımlar ile yukarıda bahsedilen malzemeler alınarak, acil kurtarma ekipleri kurulur.

Ayrıca deprem bölgesine gönderilen takviye güçleri ihtiyaçları olan malzemeleri yanında götürmelidir. Bunlar çadır, battaniye, tüp, gıda maddeleri, temizlik malzemesi, yeterli su vb.leri. deprem zedelere gelen bu yardımlar tarafımızdan kullanıldığında yanlış anlaşılıyordu.

Son olarak Bingöl de meydana gelen depremde, insanların 1 .ve 2.asıl ihtiyaçlarının fizyolojik ve güvenlik ( beslenme ve barınma) ihtiyaçlarının karşılanamayacağı duygusu ile provokatörlerin oyununa gelmişler. Devlete olan kızgınlıklarını güvenlik güçlerine yöneltmişlerdir. Bu da konferansını ilgi ile izlediğim İstanbul Üniversitesi Psikiyatri Ana Bilim Başkanı, Prof Dr. Kerem DOKSAT’ ın tespitleriyle örtüşmektedir. Afetlerin insanlar üzerindeki etkilerini sıralarken 3.sıralamada ve uzun vadede çıkan sorun olarak,

A - Dayanışma ve yardımlaşmanın kesilmesi,
B - Umutsuzluk, çaresizlik, isyan ve çatışmalar,
C - Ağır ruhsal sorunların , görülebileceğini belirtmektedir.

Depremle psikolojisi bozuk olan insanlara nasıl davranmalı iletişim kurmadaki zorluklar nasıl aşılır bu gibi sıkıntıları aşmak için uzman psikologlar bölgede yer almalıdır.

Ülkemizde yaşanan her deprem sonrası sivil toplum kuruluşları ve devletin deprem zedelere bakış açısı ve yardım ile kurtarma ve sonrasındaki psikolojik destek sağlama ve depremin bıraktığı ruhsal sorunların tedavisi konusunda gönüllü psikolog ve eğiticilerin bölgeye gitmesi önemli gelişmelerdir

Depremi yaşayan insanların psikolojisi bozulmakta ve davranış bozuklukları görülmektedir. Bunlar öncelikle beslenme gereksinimleri ile barınma ve sığınma ihtiyaçlarını gidermek istemektedir.devlet ve kriz masası yetkilileri öncelik gerektiren bu ihtiyaçları süratle gidermeli,

DEPREM VE AFETLERDE KİMLERE NE DÜŞÜYOR

Bu soruya bir konferansta kendisini dinlediğimiz Prof Dr. Kerem DOKSAT şunları söylüyordu;

Devlet’e: İmkanlarını kaynaklarını, reflekslerini; geliştirmesi gerekiyor. Kısa, orta ve Uzun vadeli planlar yapmalı.
Medya’ya : sorumluluk duygusu taşıyan yayınları ile eğitim ve bilgilendirme seferberliği yapmalı.
Vatandaşlara ise; Sivil Toplum Örgütlerinin faaliyetlerini takip etmeli, kendilerinin bilgi ve becerileri doğrultusunda, her alanda örgütlenmesi, kamu kuruluşlarının hizmetlerinin yetersiz kaldığı konularda açıklarını kapamalı, yaraların sarılmasında, bilgilendirmede, vatandaşların yanında olduğu mesajı koşulsuz ayınmsız olarak vermesi gerekir. Ayrıca uluslararası yardım kuruluşları ile iletişime girmesi gereklidir.

Sonuç olarak; Doğal Afetlere karşı bilinçli , sistemli ve hazırlıklı yaklaşmamız gerekmektedir.

Faruk ÖZKAN - Komiser Yardımcısı, Önleyici Hizmetler Şube Müdürlüğü, Van
kaynak: Çağın Polisi Dergisi

Bağlantı:
BBcode:
HTML:
Mesaj bağlantılarını gizle
Mesaj bağlantılarını göster

Bir hesap oluşturun veya forumda sizde soru sormak, fikir beyan etmek için oturum açın

Forumda yeni konu açmak veya soru sormak için üye olmanız gerekmektedir

Bir hesap oluştur

Üye değil misiniz? topluluğumuza katılmak için kaydolun
Üyeler kendi konularını başlatabilir ve konulara abone olabilir
Ücretsizdir ve sadece bir kaç dakika sürer

Kayıt

Oturum aç

  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“Makaleler / Dergi Yazıları” sayfasına dön