Jandarma Genel Komutanlığı Subay, Astsubay, Uzman Erbaş ve Memur Alımları. >>> TIKLAYINIZ <<<<
Jandarma Forum sayfasına hoşgeldiniz, sitemiz günden güne gelişmektedir. Amacımız doğru ve güncel bilgiyi paylaşmaktır. Sizlerde tecrübeli olduğunuz ve uzmanlaştığınız konularda paylaşım yaparak katkıda bulunabilirsiniz. Sitemiz nezdinde kurumları yada kişileri hedef alacak söylemler ile kurumlara ait Hizmete Özel, Gizli vb. dereceli evrakların paylaşımı yasaktır. Ayrıca kişi ve kurum ile ilgili forumda açık bilgiler paylaşılması yasaktır. Sitemizde paylaştığımız konularda alıntıladığımız bazı kanun maddelerinde konuyu incelediğiniz gün itibariyle ilgili kanun maddesinde tümüyle veya kısmi değişiklik yada tamamen hükmünü yitirmiş olabileceğini, dolayısı ile bu konulara göre hareket edilmemesi gerektiğini, paylaşılan bu konuların fikir edinilmesi amacıyla paylaşıldığını unutmayınız. jandarmaforum.com bu anlamda her hangi bir sorumluluk kabul etmemektedir. İyi Forumlar, Dileriz. Jandarma Forum Yönetimi.

Kolluğun Önleme Yetkileri Perspektifinde, Sivil Toplum Kuruluşları, Toplantı Ve Gösteri Yürüyüşleri ve Medya

Kolluk personeli açısından önem arz eden makale ve dergi yazıları
Forum kuralları
Forumlarda soru sormak, bilgi danışmak yada bildiğiniz bir konuda paylaşım yaparak katkıda bulunmak için ve forumlardaki içeriklerden tam olarak faydalanmak/görüntülemek için ÜYE olmanız, üye iseniz ÜYE GİRİŞİ yapmanız gerekmektedir. Forumlarda kişi ve kurumlarla ilgili açık bilgiler paylaşmak yasaktır. Forumlarda şahısları hedef alan paylaşımlar yasaktır.
Jandarma Subay, Astsubay ve Uzman Erbaş Alımları 2023 yılı idari para cezaları Acil Yardım/İhbar/Danışma Hatları - Önemli Telefon Numaraları Mutluluğa Kurşun Sıkma SGRadyo Polis Radyosu Askeri ve Mesleki Tanımlar Askeri / Mesleki Nezaket ve Görgü Kuralları Trafik Cezaları Jandarma Telefon Rehberi GGM Adres ve Telefon Numaraları AMATEM Adres ve Telefon Numaraları
Kullanıcı avatarı
admin
Doğrulandı
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi
Mesajlar: 1784
Kayıt: 25 Mar 2019, 01:03
Konum: https://jandarmaforum.com
İletişim:
Durum: Çevrimdışı

Kolluğun Önleme Yetkileri Perspektifinde, Sivil Toplum Kuruluşları, Toplantı Ve Gösteri Yürüyüşleri ve Medya

#1

Mesaj gönderen admin »

Demokratik sistemin esasını, temel hak ve hürriyetler oluşturmaktadır. 2. Dünya savaşı sürecinde insanlığın yaşadığı acı tecrübeler, 20. Yüzyılın ikinci yarısında insan haklarının önemini daha da artırmış ve bu konuda önemli gelişmelerin gerçekleşmesini hızlandırmıştır. Bu süreçte temel hak ve özgürlüklerin, medeni toplumların olmazsa olmaz şartı haline geldiğini ve bu erdemin bir çok uluslararası belgede önemli bir yer teşkil ettiğini memnuniyetle görüyoruz. Sözü edilen gelişmeler neticesinde kişi, ulusal hukukun öznesi olmanın yanı sıra uluslararası hukukun da öznesi haline gelmiş ve bu sayede insan hakları evrenselleşerek ülkelerin iç sorunu olmaktan çıkmış ve gelişmişlik düzeyleriyle birlikte devletlerin saygınlığının temel ölçütlerinden biri olmuştur.

Bugünkü sunumumda, gerek uluslar arası metin ve düzenlemelerde, gerekse ulusal yasalarda temel hak ve özgürlükler başlığı altında düzenlenen dernek kurma, toplantı, gösteri ve yürüyüş hakkı ile ifade özgürlüğünün kapsamı, korunması ve sınırlandırılmasına ilişkin önleyici kolluğun görev ve yetkileri üzerinde duracağız.

Devletin görevlerini en iyi şekilde yerine getirmesi; bireylerin hak ve hürriyetlerini herhangi bir problemle karşı karşıya kalmadan kullanmalarına , kamu düzeninin sağlanmasına ve özellikle iç güvenlik sorunlarının çözümüne bağlıdır. Kolluk kuvvetleri de bu görevlerin yerine getirilmesi amacıyla oluşturulmuştur.

Kolluğun görevlerini, adli ve idari görevler olmak üzere ikiye ayırabiliriz :

Kolluğun adli görevleri, kamu düzenini bozacak suç sayılan fiiller meydana geldiğinde sanık ve suç delillerini tespit etmek ve yargı mercilerine intikal ettirmektir.

Kolluğun idari görevleri ise, kanunların suç saydığı fiilleri önlemek, kamu düzenini temin ve muhafaza etmektir. Bu görevlerin en belirgin özelliği suç sayılan fiillerin oluşmaması için önleyici nitelikte tedbirlerin alınmasıdır.

Kolluk kuvvetleri; görevlerini yerine getirirken diğer kişi ya da kuruluşların sahip olmadığı bazı yetkileri kullanmaktadır. Yetkilerin çoğu, insanların doğuştan sahip olduğu ve vazgeçemeyecekleri yaşama hakkı, güvenlik hakkı, özel yaşamın gizliliği ve konut dokunulmazlığı gibi temel bazı haklara sınırlama getirdiğinden, bu yetkilerin hassasiyetle kullanılması ayrıca önem taşımaktadır.

İnsan hakları Avrupa sözleşmesi ile diğer uluslararası metin ve sözleşmelere göre, toplantı yapma, dernek, vakıf, siyasi parti ve sendika kurma gibi haklar, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin önemli unsurlarıdır. Toplantı hürriyeti, bireylerin bir fikir ya da amacı açıklamak için kapalı veya halka açık yerlerde toplantı, gösteri, yürüyüş ve buna benzer şekilde bir araya gelmelerini ifade eder. Dernek kurma hürriyeti, insan hakları Avrupa sözleşmesindeki ekonomik ve sosyal haklardan sendika kurma ya da sendikaya katılma hakkını, bu hak da işçilerin, memurların ve işverenlerin ayırım gözetmeden ve önceden izin almadan kendi örgütlerini kurma ve bu örgütlere üye olma özgürlüğünü kapsar. Siyasi partiler ise, milli iradenin oluşmasını sağlayan demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır.

Türkiye’de bugün yaklaşık 80.000 civarında dernek faaliyet göstermektedir. Bu derneklerden ciddi ve kamuya yararlı faaliyet gösterenlerin sayısı ise oldukça azdır. Geriye kalanlar ise toplumsal amaçlara hizmet etmekten ziyade daha farklı amaçlara hizmet etmektedir.

Yakın bir tarihe kadar derneklerle ilgili işlemler tamamen emniyet teşkilatı tarafından yürütülmekteydi. Yapılan çalışmalar sonucu bu işlemler merkezde dernekler dairesi başkanlığına, taşrada ise valilikler bünyesinde oluşturulan il dernekler müdürlüklerine devredilmiştir.

Vakıf ise, yukarıda sayılan diğer sivil toplum kuruluşlarından farklı olarak bir malın ya da sermayenin önceden belirlenen bir amaca tahsis edilmesi şeklinde kısaca açıklanabilir. Vakıflarda, derneklerde olduğu gibi üyelik söz konusu olmamaktadır. Bu örgütlenmede daha çok hayır amaçlı hizmetler ön plana çıkmaktadır. Ülkemizdeki toplam vakıf sayısı 10.000 civarındadır. Vakıflarla ilgili olarak emniyet teşkilatı görev alanına giren herhangi bir husus bulunmadığından bu konuda bir değerlendirme yapmayacağım.

İnsan haklarının ve temel özgürlüklerin korunmasına ilişkin insan hakları avrupa sözleşmesinin,” ifade özgürlüğü” başlıklı 10 uncu maddesine göre; herkes düşünce ve düşünceyi açıklama hürriyetine sahiptir. Bu hak, kanaat hürriyetini kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları sözkonusu olmaksızın, haber veya fikir almak veya vermek serbestisini de içerir. Ayrıca sözleşmenin bu maddesi, devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini izin rejimine bağlı tutmalarına engel değildir.

Söz konusu sözleşmenin “dernek kurma ve toplantı özgürlüğü” başlıklı 11 inci maddesi ise herkesin asayişi bozmayan toplantı yapma, dernek kurma, çıkarlarını korumak için başkalarıyla birlikte sendika kurma ve sendikalara katılma hakkının bulunduğunu güvence altına almıştır.

Bu bağlamda, düşünme ve düşünce üretmenin insanları diğer varlıklardan farklı ve üstün kılan en önemli özellik olduğunu söylemek yerinde olacaktır. Fikir hürriyeti insan haysiyeti ve onun maddi ve manevi varlığını geliştirme temel hakkına dayanan bir özgürlüktür. İnsan haklarının ihlal edilmesi durumunda nasıl ki insan onuru zedeleniyorsa, fikir hürriyetinin engellenmesi halinde de kişinin onurlu bir hayat sürdürme, maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkı elinden alınmış olur. Dolayısıyla insanlığın bireysel ve kollektif gelişiminin temel dinamiğini fikir hürriyeti oluşturmaktadır.

İnsan hakları Avrupa sözleşmesinde temelde hürriyetler kural, sınırlamalar ise istisna tutulmuştur. Yasama organı, belli şartlar gerçekleştiğinde ve yine belli amaçlar için hürriyetleri sınırlandırabilmektedir. Sözleşmede toplanma, dernek ve sendika kurma hürriyetine getirilebilecek sınırlamalar; milli güvenliğin, kamu güvenliğinin, genel sağlığın, genel ahlakın, başkalarının hak ve hürriyetlerinin korunması, kamu düzenini koruma ve suçların önlenmesi gibi meşru amaçlardan birine yönelik olması durumunda mümkün olabilmektedir. Ayrıca sınırlamaların keyfiliğe yol açmayacak şekilde ulusal mevzuatta düzenlenmiş olması şartı da bu sözleşmede yerini almıştır.

Ülkemizde temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasına ilişkin düzenlemeler ise hem anayasamızda, hem de yasalarımızda yer almaktadır.

Anayasamızın 13 üncü maddesi ile temel hak ve hürriyetlerin, özlerine dokunulmaksızın sadece anayasa’nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlandırılabileceği, bu sınırlamaların anayasanın lafzına ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiş ve bu çerçevede genel bir sınırlama sistemi getirilmiştir.

Dernek kurma hürriyeti ile toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkının düzenlendiği anayasamızın 33 ve 34 üncü maddelerinde bu hakların; millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâk ile başkalarının hürriyetlerinin korunması gibi sebeplere dayalı olarak kanunla sınırlandırılabileceği hükme bağlanmıştır. Sınırlamalar çağdaş demokrasilerde toplum yaşamının bozulmaması ve hürriyetlerden herkesin faydalanması amaçlarıyla yapılmaktadır.

Bu hükümlerden, ifade özgürlüğünün sınırsız bir özgürlük olmadığı, ancak kanunla ve hakkın özüne dokunulmaksızın sınırlandırılmasının mümkün olduğu sonucu çıkmaktadır. Zira hiçbir toplumda sınırsız hürriyet söz konusu olamayacağı gibi sınırsız hürriyetin anarşiye yol açacağı ve neticede hürriyetin ortadan kalkması sonucunu doğuracağı da açıktır. Buna göre hürriyetlerin var olabilmesi için sınırlarının belirlenmesi ve kullanılma yollarının gösterilmesi gerekmektedir. Anayasa’nın 34. Maddesi çerçevesinde düzenlenen 2911 sayılı toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanunuyla bu hak ve özgürlükler ab müktesebatına uygun olarak yeniden düzenlenmiş ve uygulamada gerçek ve tüzel kişiler lehine önemli mesafeler katedilmiştir.

Ancak anayasamızın 26. Maddesindeki düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin şekli, kuralları, usulleri ile nasıl sınırlandırılacağının kanunla düzenleneceğinin madde metninde de belirtilmesine rağmen, bu zamana kadar yasal düzenlenme yapılmamış olması önemli bir eksiklik olarak karşımıza çıkmaktadır.

Son yıllarda giderek artış gösteren “basın açıklaması, kitlesel basın açıklaması” adları altında binlerce kişinin katılımlarıyla gerçekleştirilen etkinliklerin çoğu, 2911 sayılı kanunda yer alan toplantı ve gösteri yürüyüşleri tanımına aynen uymaktadır. Dolayısıyla bu etkinlikler basın açıklaması adı altında 2911 sayılı kanun’a aykırı toplantı ya da gösteri yürüyüşü şeklinde gerçekleştirilmektedir.

Bu nedenle, ifade özgürlüğü kullanımının anayasa ve uluslararası hukuki metinler çerçevesinde düzenlenmesinin önemli ve acil çözüm gerektiren bir sorun olduğu değerlendirilmektedir.

Anayasa ve yasalarımıza göre dernekler, vakıflar, sendikalar ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, kendi çalışma konuları ve amaçları dışında toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleyememektedir. Sivil toplum kuruluşları tüzüklerinde belirlenen amaçlar doğrultusunda faaliyette bulunabilirler. Buna göre bir sendikanın faaliyet alanı, üyelerinin ekonomik, sosyal, mesleki hak ve menfaatlerinin korunması ile geliştirilmesi olmalıdır. Derneğin faaliyet alanı ise kazanç paylaşma dışında, kanunlarla yasaklanmamış belirli ve ortak bir gayeyi gerçekleştirmek olmalıdır. Ancak, bugün birçok dernek, sendika gibi sivil toplum kuruluşları bir araya gelmekte, örneğin nato zirvesini, ırak’ın işgalini, hükümeti protesto etmekte ve bu konularla ilgili basın açıklaması yapmaktadır. Kanunlarımıza göre sivil toplum örgütlerinin bu tür faaliyetleri gerçekleştirmeleri esasen mümkün değildir. Böyle bir durumda güvenlik kuvvetleri olarak, bu tür faaliyetleri düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin bir parçası kabul ederek genel asayişi bozmamak kaydıyla olabildiğince esnek davranıyoruz.

Buraya kadar kısaca toplantı ve gösteri yürüyüşü, ifade özgürlüğü ile dernek, sendika, siyasi parti ve vakıf kurma özgürlüklerine ilişkin uluslararası düzenlemeler ile anayasal ve yasal düzenlemeleri vermeye çalıştım. Olayın bir de güncel yaşam boyutu var, yani kolluğun bu tür hak ve özgürlüklere müdahalesi esnasında yaşanan zorluklar var. Bunları sık sık medyadan da takip ediyoruz.

İşçi-işveren, öğrenci-yök anlaşmazlıkları ve cezaevi koşullarının iyileştirilmesi gibi sorunlar neticesinde binlerce insan sokağa dökülmekte, güvenlik güçleri ise kontrol etmeye çalışmaktadır. Bazı sivil toplum kuruluşları ve provokatör gruplar; başta demokratik gibi görünen etkinlikleri amacından saptırarak, işyerlerini, kaldırımları, ışıklandırma sistemlerini ve bankları tahrip etmektedir. Bunlar maalesef sıkça karşılaştığımız üzücü olaylara örneklerdir.

Toplumsal olaylar polisliğinin değişmez esaslarından birisi, idareye karşı eylem yapan kitleleri kontrol etmektir. Burada yapılan görev, devlete yönelik kitle hareketlerini meşru sınırlar içerisinde tutmaktır. Bu görev genelde gösteri yapan kitlelerin demokratik haklarını korumak şeklinde de ortaya çıkabilmektedir.

Kolluğun toplumsal olaylarda her türlü baskıya, eyleme, silaha karşı soğuk kanlı ve sabırlı olması gerekmektedir. Toplumsal olayların yönetiminde kolluğun etkili bir işlevi bulunmaktadır.

Kolluk göstericilerin bu hakkı kullanmalarına saygılı olmak ve onlara yardımcı olmak durumundadır. Ancak aynı zamanda bu tür gösterilerin kontrolden çıkarak başkalarının mal ve can güvenliğini ihlal etmesini önlemekle de görevlidir. Bu görevi yerine getirirken polisin gerekli durumlarda ve aşamalı olarak zor kullanması kaçınılmazdır.

Kolluğun zor kullanma yetkisini düzenleyen gerek uluslar arası mevzuatta (bm kararları, avrupa konseyi parlamenterler meclisi kararları) gerekse ulusal mevzuatımızda (pvsk, toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanunu, etk) hükümler bulunmaktadır. Bunlara göre güç kullanmada uyulması gereken kurallar özetle şöyle sıralanabilir;

A) öncelikle kolluk, istediği zaman ve istediği şekilde güç kullanamaz. Keyfi olarak ve temel hak ve hürriyetlere aykırı bir şekilde güç kullanma yoluna gidemez, gerekli şartların oluşması gerekir,
B) güç kullanmayı gerektiren hallerin ortaya çıkmasında kolluğun kendisi bir sebep konumunda olmamalıdır,
C) güç kullanma, kanunlara uygun olarak, bir görevin yerine getirilmesi amacıyla olmalıdır,
D) güç kullanmak için mecbur kalınmış olmalıdır,
E) güç kullanmanın niteliği ve derecesi durumun şiddeti ile orantılı olmalı ve karşılaşılan direnme ya da saldırıya göre değişmelidir.

İdarenin her türlü işlemi yargı denetimine tabidir. Teşkilat olarak bizler kanunların bize verdiği yetkileri kullanmaya çalışıyoruz. Ancak özellikle anayasa ve yasalarımızda temel hak ve hürriyetlere ilişkin düzenlemelerde getirilen sınırlamaların geniş kapsamlı olması ve somutlaştırılamaması bizleri görev yaparken bir takım zorluklarla karşı karşıya bırakabiliyor.

Medyanın ve sivil toplum kuruluşlarının da desteğiyle, demokratik hak kullanma bilincinin geliştirilmesi, toplumun bu konuda eğitilmesi ve elde edilen kazanımların kitlelere benimsetilmesi, demokrasi kültürünün gerçek anlamda yerleşmesinin göstergesi olacaktır. Bu ilkelere uygun olarak haklarını arayan duyarlı toplumların her zaman gelişme içinde olacağı şüphe götürmez bir gerçek olup, bu husus en başta teşkilat olarak bizlerin de hayalidir. Demokrasi kültürü tam anlamıyla özümsendiğinde, toplum güvenliğini sağlayan kolluk da görevini yaparken, bilinçli bir toplumun bireylerine hizmet vermenin onurunu yaşayacaktır. Tıpkı öğrencisini başarılı kılan öğretmen, hastasını iyileştiren doktor gibi.

Toplumsal olayların tarihsel gelişim süreci boyunca yöneten ve yönetilen ilişkilerinde haberleşmenin, etkileşimin daima var olduğunu görüyoruz. Yönetim daima yönetilenlerin ne istediğini ve düşündüğünü öğrenmek istemiş, yönetilenler de ihtiyaçlarını yöneticilere iletme çabası içinde olmuştur. Günümüzde çağdaş ve demokratik sistemde vazgeçilmez bir yere sahip olan yazılı ve görsel medyanın bu ilişkide çok etkili ve vazgeçilmez bir rolü olduğu bilinen bir gerçektir.

Medya mensupları, elbette kamuoyunu bilgilendirmek gibi önemli bir görevi yerine getirmektedirler. Bundan kimsenin şüphesi yoktur. Ancak medyanın, kolluğu toplumsal olaylarda sadece şiddet eğilimini öne çıkaran bir imajla veriyor olması, çok boyutlu olan toplumsal olaylara tek boyutlu olarak yaklaşım gösterdiğini düşünmemize yol açmaktadır.

Zaten kolluğun toplumsal olaylarda en çok eleştiriye maruz kaldığı husus, ekranlarımıza aynı görüntülerin sık sık yansıdığı zor kullanma yöntem ve teknikleridir. Toplumsal olaylarda, zor kullanma hususunda, kolluk haklı olduğu kimi durumlarda bile zor kullanmanın şiddetini ayarlayamadığı için haksız duruma düşmekte, adli ve idari soruşturmalara muhatap olmakta ve soruşturmalar sonucunda çeşitli cezalar almaktadır. Ayrıca, medyaya yansıyan bu görüntüler, halkın gözünde kolluğun imajını olumsuz yönde etkilemektedir. Diğer taraftan, teknolojinin gelişmesi ile birlikte, yurt dışında da yayınlanan bu görüntüler, ülkemizi uluslararası platformda zor duruma düşürmekte ve uluslararası birçok örgüt tarafından haksız eleştirilere maruz bırakmaktadır. Dolayısıyla medyamızca toplumsal olayların halka sunumunda, insanların duygularını sarsan ve polisi zor durumda bırakan yayınların gösteriminin abartılı olmamasına özen gösterilmesi gerektiği kanaatindeyim. Zira halkımız göreve hazır, duyarlı, bilgili ve konularına hakim bir polis görüntüsü istemektedir.

Gerçekçi ve yapıcı eleştirilerin doğruya ulaşmada önemli bir etken olduğunun idraki içindeyiz. Medyamızın da bu çerçevedeki eleştirilerini memnuniyetle karşılayacağımızı bir kez daha belirtmek istiyorum. Ancak münferit bazı hadiselere ait görüntülerin sadece polisin aleyhine olan bölümlerinin verilmesi ve bunların tüm teşkilata mal edilmesi, bizleri derinden yaralamaktadır.

Emniyet teşkilatı olarak personelimize her türlü hizmet içi eğitimin verilmesine devam edilmektedir. Milletimize en iyi hizmeti verebilmek için pek çok mensubumuz başta insan hakları, hukuk, sosyoloji, toplumsal olaylar ve toplum psikolojisi gibi konular olmak üzere çeşitli alanlarda yurt içinde ve yurt dışında master ve doktora programlarına katılmaktadır. Bu eğitim programları neticesinde son yıllarda nitelikli personel sayısında çok önemli artışlar kaydedilmiştir. Nitelikli personel sayısındaki bu artış, verilen hizmetin kalitesine de yansımaktadır. Dünyadaki tüm gelişmeleri çok yakından takip eden teşkilatımız, gelecekte uluslar arası toplumlar nezdinde üstleneceği misyonuna yönelik stratejileri belirlemiştir. Bugün dünyanın bir çok yerinde görev yapan mensuplarımız bulundukları ülke insanları nezdinde tüm insanlığa hizmet etmektedir.

Ülkemizin aydınlık geleceği için hukukun ve demokrasinin rehberliğinde teşkilatımızın daha güzel hizmetler vereceğinden hiç kimsenin kuşkusu olmasın.

Beni sabırla dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.

İsmail Çalışkan
1.Sınıf Emniyet Müdürü, Güvenlik Daire Başkanı
kaynak: Çağın Polisi Dergisi

Bağlantı:
BBcode:
HTML:
Mesaj bağlantılarını gizle
Mesaj bağlantılarını göster

Bir hesap oluşturun veya forumda sizde soru sormak, fikir beyan etmek için oturum açın

Forumda yeni konu açmak veya soru sormak için üye olmanız gerekmektedir

Bir hesap oluştur

Üye değil misiniz? topluluğumuza katılmak için kaydolun
Üyeler kendi konularını başlatabilir ve konulara abone olabilir
Ücretsizdir ve sadece bir kaç dakika sürer

Kayıt

Oturum aç

  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“Makaleler / Dergi Yazıları” sayfasına dön