Jandarma Genel Komutanlığı Subay, Astsubay, Uzman Erbaş ve Memur Alımları. >>> TIKLAYINIZ <<<<
Jandarma Forum sayfasına hoşgeldiniz, sitemiz günden güne gelişmektedir. Amacımız doğru ve güncel bilgiyi paylaşmaktır. Sizlerde tecrübeli olduğunuz ve uzmanlaştığınız konularda paylaşım yaparak katkıda bulunabilirsiniz. Sitemiz nezdinde kurumları yada kişileri hedef alacak söylemler ile kurumlara ait Hizmete Özel, Gizli vb. dereceli evrakların paylaşımı yasaktır. Ayrıca kişi ve kurum ile ilgili forumda açık bilgiler paylaşılması yasaktır. Sitemizde paylaştığımız konularda alıntıladığımız bazı kanun maddelerinde konuyu incelediğiniz gün itibariyle ilgili kanun maddesinde tümüyle veya kısmi değişiklik yada tamamen hükmünü yitirmiş olabileceğini, dolayısı ile bu konulara göre hareket edilmemesi gerektiğini, paylaşılan bu konuların fikir edinilmesi amacıyla paylaşıldığını unutmayınız. jandarmaforum.com bu anlamda her hangi bir sorumluluk kabul etmemektedir. İyi Forumlar, Dileriz. Jandarma Forum Yönetimi.

Türk Zabıtasının Polis Adıyla Yapılandırılması

Kolluk personeli açısından önem arz eden makale ve dergi yazıları
Forum kuralları
Forumlarda soru sormak, bilgi danışmak yada bildiğiniz bir konuda paylaşım yaparak katkıda bulunmak için ve forumlardaki içeriklerden tam olarak faydalanmak/görüntülemek için ÜYE olmanız, üye iseniz ÜYE GİRİŞİ yapmanız gerekmektedir. Forumlarda kişi ve kurumlarla ilgili açık bilgiler paylaşmak yasaktır. Forumlarda şahısları hedef alan paylaşımlar yasaktır.
Jandarma Subay, Astsubay ve Uzman Erbaş Alımları 2023 yılı idari para cezaları Acil Yardım/İhbar/Danışma Hatları - Önemli Telefon Numaraları Mutluluğa Kurşun Sıkma SGRadyo Polis Radyosu Askeri ve Mesleki Tanımlar Askeri / Mesleki Nezaket ve Görgü Kuralları Trafik Cezaları Jandarma Telefon Rehberi GGM Adres ve Telefon Numaraları AMATEM Adres ve Telefon Numaraları
Kullanıcı avatarı
admin
Doğrulandı
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi
Mesajlar: 1783
Kayıt: 25 Mar 2019, 01:03
Konum: https://jandarmaforum.com
İletişim:
Durum: Çevrimdışı

Türk Zabıtasının Polis Adıyla Yapılandırılması

#1

Mesaj gönderen admin »

GİRİŞ

Bir milletin, devlet biçiminde yapılanmasıyla birlikte, dış güvenliğini sağlayacak ordusunu ve iç güvenliğini sağlayacak iç güvenlik birimini oluşturması gerekir. İç ve dış güvenlik birbiriyle bağlantılı iki başlı bir müessese biçiminde algılanılmalıdır.

Devlet olarak yapılanmış olan bir milletin karşılaşacağı muhtemel meselelerin başında, iç ve dış güvenliğinin sağlanması gelir. Bu ikili ihtiyacı karşılamak üzere iç ve dış güvenliği sağlayan Ordu ve İç Güvenlik birimleri kurulur. Bunlar, devletin güvenlik anahtarı konumunda iş görürler. Güvenliğin sağlanması, bir devletin olmazsa olmazlarının başında gelir.

Dünyanın iskâna açılmasıyla birlikte var olan Türk Milleti, bu manada iç ve dış güvenlik birimlerini oluşturdu. Her şeyden evvel, çok güçlü bir dış güvenlik birimi olan ordusunu oluşturdu. Buna karşılık oluşturulan iç güvenlik birimi, Orta Asya’da ‘Yasavul’, Anadolu’da ‘Yasakçı’ olarak isimlendirildi. Askerî nitelikli görülmesine karşılık, uygulamada sivil kurumlar olarak iş görüyorlardı. Bu uygulama biçimi, Yeniçeri Ocağının ortadan kaldırılmasına kadar sürdürüldü. Ocağın varlığı ortadan kaldırılınca, uygulamaya son verildi. Bu tarihten sonra, iç güvenlik yapılanmasının tesis edilmesi için Avrupa’ya dönüldü.

POLİS ADIYLA YAPILANDIRILMA

Islahat Fermanıyla birlikte, Osmanlı Devletinin iç güvenlik yapılanması, Avrupa’daki benzerleri gibi oluşturulmaya başlandı. Ancak bahse konu yapılandırma girişimi, birden bire gerçekleşmedi. Öncelikli olarak, örneklendirilmek istenen polisiye yapılanma, etüt edildi. Mevcut sisteme en yakın olan yapılanmalar mercek altına alındı. Sistemin işleyişi hakkında bilgi edinilmeye gayret gösterildi.

Devletin bütün kurumlarıyla birlikte yeniden yapılandırılması sürecinde, Avrupa devletleri içinde en yakın ilişki Fransa devletiyle kuruldu. Bunun sonucunda, Fransız polis sisteminin adaptasyonu çalışmaları başlatıldı. Yapılan çalışmalar sonucunda; Paris vilayeti polis teşkilatının nizamnamesi tercüme edildi. Tercüme metin üzerinde yapılan düzeltmeler sonucunda; oluşturulan on yedi maddelik metin, ‘Teftiş Memuru’ adıyla yeni kurulan polisiye yapılanmanın ilk nizamnamesi oldu. 1845 yılı itibariyle, Devletin yeni organlarından birisini oluşturan polisiye kuruluştan, Avrupa devletlerinin, Başkent İstanbul’da bulunan Büyükelçileri haberdar edildi. Bahse konu iç güvenlik birimi, polisiye hizmet görmesine karşılık, polis ismiyle adlandırılmadı. Türk Zabıtası’nın ‘polis’ adıyla yapılandırılması, sonraki yıllarda gerçekleştirildi.

Türk polis tarihinde ilk polis teşkilatı olarak kabul edilen bu kuruluş, üç dereceli teftiş memurundan oluşuyordu. Teftiş memurları, “Asakir-i Zaptiye Hakkında Nizamname” hükümleri doğrultusunda yapılandırılan zaptiye askerlerinin arasında görevlendirildiler. Bu memurlar, okuma yazma bilmelerinin yanında yabancı veya azınlık dillerine de vakıf olmalarından dolayı, adli tahkikatların yürütülmesinden sorumlu kılındılar. Daha sonraki değişikliklerde polis teftiş memurları, beş dereceli olarak sınıflandırıldılar.

İlk başlarda, ıslahat çalışmalarından dolayı oldukça önemsenen kuruluş, araya giren önemli sorunların etkisiyle biraz da olsa geri planlarda kaldı. İlk baştaki mevcudu, yeni alımların yapılmaması sonucunda gözle görülür oranda azaldı. Payitaht olan Dersaadet’in dışındaki vilayetlerde teftiş memuru kalmadı denecek kadar azaldı. Uygulama biçimi, zaptiye askerleri vasıtasıyla, geçmişteki yeniçeri uygulamasına dönüştürüldü. Bunun sonucunda, iç güvenlik yapılanması zaaf yaşanmaya başladı. Bu dönemdeki polisiye uygulama biçimi, Islahat Fermanıyla getirilen Tanzimat Yönetimine aykırılıkların odağı haline geldi.

Islahat çalışmalarını sürdüren Devlet yönetimince, olumsuzluğun farkına vardı. 1845 yılında başlatılan ve modern manada polisiye hizmet sunulmasını gaye edinen girişimin kesintiye uğramasına izin verilmedi. Bu dönemde, beş dereceli olan teftiş memurluğu uygulaması yeniden yapılandırılarak dört dereceye indirgendi. Teftiş hizmetlerinde görev alacakların istek ve arzusunu arttırmak için bahse konu teftiş memurluklarının maaşları, cazip denecek oranda arttırıldı. Böylelikle, teftiş memurluğuna talep artmaya başladı.

Teftiş memurluğu görevinin cazibe kazandığı dönemde tahta çıkan Sultan II. Abdülhamit Han, teftiş memurluğu uygulamasına gereken önemi vermekten geri kalmadı. Bu dönemde başlayan Ermeni ve Bulgar terör faaliyetlerine karşı, yabancı dil bilen teftiş memurlarını etkili biçimde kullandı. Avrupa başkentlerine kadar gönderdiği teftiş memurları vasıtasıyla bilhassa, Ermeni teröristlerinin bütün faaliyetlerini yakından takip etme başarısını gösterdi. Polisin bu başarısı, hem devletin güvenliğinde ne kadar önemli olduğu fikrini güçlendirdi ve hem de adalet duygusunun sağlanmasına yardımcı oldu.

Avrupa devletlerini ve yönetim biçimlerini yakından takip eden Sultan II. Abdülhamit Han, Avrupa’da olduğu gibi Osmanlı Devletinde de polis teşkilatının kurulup geliştirilmesini arzuluyordu. Bunun gerçekleştirilmesi için bir emirle gerekli çalışmaları başlattı. Yapılan çalışmalar sonucunda istenilenler, birer birer yerine getirilmeye başlandı.

1879 tarihi itibariyle hazırlanan Sadaret Tezkeresi gereğince, teftiş memurluğu uygulamasından vazgeçilerek, polis teşkilatı uygulaması başlatıldı. Bu uygulamayla birlikte Osmanlı Devletinin büyük şehirlerinde bulunan teftiş memurlukları polis birimi olarak kabul edildi. Bu dönemde, polis teftiş memurları olduğu gibi kaldı. Ancak teşkilata yeniden alınanlar polis neferi olarak tanımlandı. 1880 yılına gelindiğinde, polis teftiş memurluğu uygulaması lağvedildi. Bunun yerine ilk olarak Payitaht İstanbul’da uygulama konulan Dersaadet Polis Heyeti oluşturuldu. Dersaadet’te başlatılan bu uygulama, 1885 yılından itibaren diğer büyük vilayetlerde de kademeli olarak uygulamaya konuldu.

Teftiş memurluğu uygulamasının, 1879 tarihinde hazırlanan Sadaret Tezkeresiyle polis uygulamasına dönüştürülmesini takiben, 1880 yılında Dersaadet Polis Müdürlüğü kuruldu. Dersaadet Polis Müdürlüğünün yapılanması, bölükler biçiminde vücut buldu. Bir polis bölüğü, bir serkomiser, iki ikinci komiser, dört üçüncü komiser, sekiz polis çavuşu ve kırk polis neferi olmak üzere, toplam elli beş kişiden meydana geliyordu.

Kuruluşuyla birlikte, kadrosu kademeli olarak artmaya başladı. 1883 yılına kadar, 1882 yılı itibariyle, 10 bölük olan Dersaadet Polis Müdürlüğünün kadrosu diğer görevlilerle birlikte 558 kişiden ibaretti. Bu rakam, 1883 yılı itibariyle 895 kişiye, 1895 tarihi itibariyle de 1 471 kişiye ulaştı. 1899 yılı itibariyle 39 bölük olarak teşkilatlanan İstanbul Polis Müdürlüğünün kadrosu 2 144 kişiye ulaştı.[1]

Öncelikli olarak Payitaht olan Dersaadet’te uygulamaya konulan polis uygulamasının, Avrupa’daki benzerleri gibi oluşturulması için bu dönemde Avrupa’dan polis mütehassısları getirildi. İlk önce Fransa’dan getirilen polis mütehassıslarını daha sonra Avusturya’dan getirilen polis mütehassısı takip etti.

Osmanlı polis teşkilatını, Avrupaî bir biçimde yapılandırmak için getirilen polis mütehassıslarıyla özel kontratlar yapıldı. Yapılan kontratlar, her yıl yenilendi. O dönemde görevlendirilen mütehassıslara, Osmanlı Devleti polis müdürleri ayarında maaş verildi.

Yıllık sözleşmelerle görevlendirilen polis mütehassıslarından, polis teşkilatını, Avrupaî tarzda yapılandırmaları istendi. Bunu yaparken, kendilerine tahsis edilen bürolarda kalarak, kendi kültürlerine göre oluşturulan polis teşkilatının bir kopyasının Osmanlı Devletinde, Osmanlı Halkının güvenliğini sağlamak üzere yapılandırmaları kesinlikle istenmedi. Onlardan, 1845’ten beri uygulanan ve Paris vilayeti polis teşkilatının örnek alındığı polisiye yapılanmanın, yerinde takip edilerek geliştirilmesi ve değiştirilmesi, gerekli olan uygulamaların tespit edilmesi ve uygulanan polisiye sistemin onarılması istendi. Bunu yaparken, Osmanlı Halkının sosyal yapısının göz önünde bulundurulması, olmazsa olmaz şart olarak ortaya konuldu.

Bunun için görevlendirilen polis mütehassıslarından Fransız Mösyö Bonin, Türk Polis Tarihinin ilk polis müfettişi olma ayrıcalığını kazandı. Polis müfettişi olması hasebiyle payitaht polis teşkilatının hizmet birimlerini denetleme yetkisine sahip olarak, aksaklıkları yerinde tespit etmeye başladı.[2]

Mösyö Bonin’in yaptığı teftiş ve gözlemler sonucunda hazırladığı polis nizamnamesi taslağı, doğrusu budur diye kabul edilmedi. O dönemde, sarayda oluşturulan bilim kurulunun incelemesine tabi tutuldu. Türk kültürüne ve sosyal yaşantısına uygunluğu tartışıldı ve test edildi. Bunun sonucunda; Türk kültür ve ahlâkıyla sosyal yapısına uymayan maddeler enine boyuna irdelenerek, oluşan görüşlerle birlikte nizamnamenin düzenleyicisine iletildi. İade gerekçeleri doğrultusunda yeniden düzenlenen maddelerle zenginleşen ve Türk Milletinin sosyal bünyesine uygun tarzda yapılandırılan nizamname, yapılan çalışmalar sonucunda zamanın hukuk sistemine göre hayata geçirildi. Böylelikle, Türk Polisinin kapsamlı ilk nizamnamesi olan 1907 nizamnamesi hazırlanmış oldu.

Osmanlı Devleti polis teşkilatı, Avrupaî tarzda yapılandırılırken, bu yapılanmanın ihtiyaç duyacağı insan kaynağının sağlanmasına yönelik çalışmalara da hız verildi. Bu gaye doğrultusunda, Avrupa’daki benzerleri gibi eğitim veren ilk, orta ve yüksek okullar açıldı. Ülkenin önemli şehirlerine kadar yaygınlaştırılan bu tür okullardan mezun olanlar, sosyal bünyenin güçlenmesine sebep oldular. Eğitimdeki gelişmeler, polis teşkilatının gelişimini de tetikledi. İyi eğitim almış şahıslar arasından seçilen polisler, teşkilatın güçlenmesini sağladı. Polis teşkilatı, oluşturulan ivme doğrultusunda, gözle görülür bir mücadele gücü kazandı.

Ülkenin, iç güvenliğinin sağlanmasında çok önemli bir yer tutan emniyet teşkilatı, yirminci yüzyıla girildiğinde vilayet, liva, kaza ve nahiyelerde yapılanma başarısını gösterdi. Bu dönemin en ilgi çeken uygulaması ‘Nevahi Polisliği’ adı altında uygulamaya konulan polisiye yapılanmadır. Bu yapılanma; polis görevlendirilmesi icap eden nahiyeye bir polisin görevlendirilmesi biçiminde gerçekleştirildi. Nevahi polisleri, vilayet, liva ve kazalarda görevlendirilen polislere göre daha az maaş alıyorlardı. Nevahi Polis Teşkilatının dışındaki polisler, aylık 2 Osmanlı Lirası maaş alırken, Nevahi Polisleri, 1,5 Osmanlı Lirası maaş alıyorlardı. Bazı nahiyelerde, belediyeler tarafından nevahi polislerine yardımcı sıfatıyla polis yardımcısı görevlendiriliyordu. Bunların maaşları, belediyeler tarafından ödeniyordu. 1896 yılında başlatılan uygulama 1904 yılına kadar devam ettirildi. Hizmet verdiği yıllar içinde, güvenlik anlayışının nahiyelere kadar hissedilmesini sağladı.

Bu uygulama biçimi 1904 yılında uygulamaya konulan ıslahat kapsamında, yeniden yapılandırma faaliyeti doğrultusunda ortadan kaldırıldı ve Nevahi polisleri polis neferi ve daha sonraları polis memuru olarak genel yapılanmanın bünyesine dâhil edildi. 1879 yılında başlatılan polisiye yapılanma biçimi, ihtiyaçlar doğrultusunda geliştirilerek özbeöz Türk olan 1907 nizamnamesi ile olgunluk noktasına ulaştı. Bu nizamname, kopyalama tekniğiyle yapılmayan bir nizamname olarak Türk Polis Tarihine geçti.

Türk Polis Teşkilatı, 1908 yılındaki ihtilal ile birlikte bir bocalama devresi geçirdi. Bu dönemde idareyi ele alın güçler, Sultan II. Abdülhamit Han döneminde yapılandırılan bütün devlet kurumlarının çalışanlarını, tensikat (yeniden yapılandırma) adı altında tasfiyeye tabi tuttular.

İhtilaldan, yaklaşık bir buçuk yıl sonra, 01 Ağustos 1909 tarihinde yürürlüğe konulan “İstanbul Vilayetinin ve Emniyeti Umumiye Müdüriyetinin Kuruluşu Hakkında Kanun” hükümleri uyarınca Zaptiye Nezareti lağvedildi. Zaptiye Nezaretinin bünyesinde bulunan bazı hizmet birimleri yeni kurulan İstanbul Valiliği ile Şehremanetinin yükümlülüğüne bırakıldı. Polisiye hizmetleri yerine getirmek üzere Emniyet Umumiye Müdüriyeti faaliyete geçirildi. Aynı maksatla vilayet polis müdürlükleri kuruldu. İstanbul vilayetindeki asayiş ve güvenliğin sağlanması, İstanbul, Beyoğlu ve Üsküdar Polis Müdürlüklerinin yükümlülüğüne bırakıldı. Daha sonraları, bunların koordinasyonu, İstanbul Polis Müdüriyeti Umumiyesinin yükümlülüğüne bırakıldı.

Zaptiye Nezaretine bağlı polis birimlerinde görev yapan polislerin, ihtilalla birlikte oluşturulan şartlara uymayanlarının tasfiye edilmesi işlemine öncelik verildi. Bunun gerçekleştirilmesi için Tensikat Kanununu yürürlüğe konuldu. Yürürlüğe konulan Tensikat Kanunu hükümleri doğrultusunda, Dâhiliye Tensik Komisyonu ile Vilayet, Liva ve Kaza Tensikat Komisyonları oluşturuldu. Bahse konu komisyonlar, görevde olsun olmasın, sorumluluk alanlarındaki bütün devlet memurlarının özlük dosyaları üzerinden bir ön inceleme başlattılar. Durumları, belirlenen şartlara uygun olanlar, görevlerine devam ettirildi. Okuma yazması bulunmayan, bedenen zayıf olan ve ahlaki durumu düşük olanlar, huzura çağrılarak mülakata tabi tutuldular. Gerekli görülenler, sağlamlık derecelerinin tespiti için sağlık kurullarına, ehliyetlerinin tespit edilmesi gerekenler, polis mekteplerine, polis mektebi bulunmayan yörelerdekiler de herhangi bir eğitim kurumuna gönderilerek durumları tespit ettirildi. Durumları belirlenen şartlara uygun olmayanlar, kadro haricine çıkarıldılar. Yapılan değerlendirme sonucunda; başka görevlere atanması uygun görülenler, belirlenen uygun görevlere atandılar. Çıkarılan Mülkiye Tekaüt Kanunu hükümleri uyarınca, emekliliği hak edenler, emekli edildiler. Emekliliği hak etmeyenlere hak ettikleri tazminatları ödenerek bulundukları memuriyetlerden ilişikleri kesildi. Sözü edilen kurulların verdiği kararlara karşı itiraz mercii olarak Tetkiki Tensikat Komisyonu oluşturuldu. Bahse konu kurulda neticelendirilemeyen kararlara karşı son itiraz mercii olarak Şurayı Devlet belirlendi.

Tensikat kanunu gereği yapılan idari işlemler sonucunda, ilişikleri kesilenlerin yerine ihtilal yönetiminin belirlediği şartlara uygun memur alımına başlandı. İlk günlerde, Tensikat Kanununa göre yapılandırılan komisyonlar, tasfiye işlemlerini sürdürürken, aynı zamanda İntihap Komisyonları gibi çalışmaya başladılar. Tasfiye edilenlerin yerine yeniden alınan polislerin sınavlarını yaparak belirlenen şartlara uyanların polis mesleğine atanmasında atama mercii gibi çalıştılar. İhtilalın ürünü olan bu kurumlar, Tensikat Kanununun açık olmayan hükümlerinin uygulanmasında keyfi sayılacak derecede şahsi davrandılar. Onların keyfi sayılacak derecede şahsi davranışları, zamanın Şurayı Devletince sonuçsuz bırakıldı. Birçok çalışanın maddi ve manevi zarara uğratılması önlendi.

Bu uygulama biçimi 1913 tarih ve 176 sayılı Polis Nizamnamesinin yürürlüğe girdiği tarihe kadar devam etti. Bahse konu Polis Nizamnamesi, 2049 sayılı Polis Teşkilatı Kanununun yürürlüğe girdiği 1932 yılına hüküm arz etti.

İkinci Meşrutiyet Yönetimiyle birlikte Avrupai kurum ve kuruluşların Osmanlı Devletinde de oluşturulmasına hız verildi. Bu dönemde, Avrupa’dan uzman getirilmesi yerine, bu konularda, öne çıkan veya önemli birimlerin başında olanların incelemelerde bulunmak üzere Avrupa’ya gönderilmesi ilkesi kabul gördü. Bu gaye doğrultusunda Avrupa ülkelerine, inceleme ve değerlendirme yapmak üzere görevlendirilen ve polisiye konularda uzman olanlar, çeşitli devletlerin polis teşkilatlarını inceleme fırsatını buldular. Başta Fransa olmak üzere, İngiltere, Almanya ve Avusturya’da incelemelerde bulundular. Öngörülen incelemelerin yapılmasından sonra, elde edilen bilgi ve belgeler uzmanlarınca birlikte değerlendirildi. Yapılan nihai irdeleme ve değerlendirme sonucunda; Viyana Polis Teşkilatının ülkemiz için en uygun yapı olduğuna karar verildi. Bunun sonucunda Viyana polisiye yapılanması örnek alınarak Türk Polis Teşkilatının yapılanmasına hız verildi.[3]

Bu dönemde, polis merkezleriyle polis mevkilerinin oluşturulmasına hız verildi. Özellikle Payitaht İstanbul, merkez ve mevkilerle adeta abluka altına alındı. Aynı zamanda, önemli geçit yerleri ve meydanlara polis noktaları kurularak suç ve suçluluk devamlı olarak gözetim altında tutuldu.

Bu uygulama biçimi 1920 yılına kadar aksatılmadan devam ettirildi. Bu dönemde, İstanbul Polis Müdüriyeti Umumisi sorumluluk alanında 34 polis merkezi ve 228 polis mevkii bulunuyordu. Bu merkez ve mevkiler, işgal devletlerinin askeri polislerinin müdahalesine rağmen, yükümlülüklerinde bulunan asayiş ve güvenlik hizmetlerini başarılı bir biçimde sürdürüyorlardı.

Tanzimat’la birlikte başlatılan eğitim ve öğretim faaliyetlerinin İkinci Meşrutiyetle birlikte hareketlilik kazanması sonucunda eğitilmiş kadrolarda artışlar gözlenmeye başlandı. Bahse konu dönemde, eğitime yönelen Türk kadını da kamu hizmetine girmeye başladı. Türk polis teşkilatına giren ilk kadınlar, Zaptiye Nezaretinin bünyesinde görev aldılar.[4] Bahse konu uygulama biçimi Cumhuriyetin kurulduğu 1923 yılına kadar ve hatta kısmen de olsa 1932 yılına kadar devam ettirildi.

SONUÇ

Polisiye uygulamanın başlatıldığı 1879 yılını takiben, polis teşkilatının Avrupaî tarzda yapılandırılması, zamana, ihtiyaca ve zamanın yöneticilerinin algılamasına göre, kademeli olarak sürdürüldü. Avrupai uygulama biçimleri, sosyal bünyeye uygun olmalarıyla eş değerde ivme kazandı. Sosyal bünyeye uygun olmayan uygulama biçimleri, geçen zamana bağlı olarak, uygulama imkânını kaybetti.

Polisiye uygulamaların, devamlılık kazanıp kazanmaması, uygulandığı sosyal bünye içindeki başarısına bakılarak kopyalandığından dolayı, yaşama şansı bulamadığı tarihi gerçektir. Bunu gören ve değerlendirmeye tabi tutun zamanın yöneticileri, iç güvenlik yapılanmasına önemli katkılarda bulunmuşlardır.

Bu uygulama biçiminin öncüsü, Türk Polis Teşkilatını Avrupai tarzda oluşturma çalışmalarını başlatan ve zamanın şartlarına göre oluşturan, Sultan II. Abdülhamit Han’dır. Arada gelen diğer yöneticiler, bu uygulama biçiminin manasını anlamamış olacaklar ki, tam aksi bir uygulama biçimi olan, kopyalama biçimini oluşturarak Türk Polis Teşkilatını yapılandırmaya çalıştılar. Bu uygulama biçimi, zaman zaman sosyal bünye tarafından reddedildiğinden dolayı, yapılanmada karmaşa oluştu.

Sultan II. Abdülhamit Hanın uygulama biçimi, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ tarafından, hemen hemen benzer biçimde uygulandı. Onun zamanında, Avusturya Devletinin başkentindeki polisiye yapılanmanın mimarı konumunda olup Viyana’daki polis okullarından birisinin başında bulunan ve oluşturduğu polisiye yapılanmayı Avusturya Devletine kabul ettiren Frederich Ramah ile Viyana Büyükelçimiz vasıtasıyla yapılan protokol sonucunda, polisiye yapılanmanın, başlangıçta uygulanan yol ve yöntemler doğrultusunda sürdürülmesi hususunda antlaşmaya varıldı.

Frederich Ramah, antlaşma gereği olarak, o zaman var olan İstanbul, Konya ve Trabzon Polis Mekteplerinde ders vermeye başladı. Bu derslerde, modern polis yapılanmasını anlatırken, yine antlaşman doğrultusunda, polis mektebinin bulunduğu vilayetteki polis teşkilatını da etüt ederek, uygulama yanlış ve zaaflarının tespitinin yanında, toplumun sosyal yapısına en uygun uygulama biçimini belirlemeye çalışıyordu.

Bu uygulama biçimi, Türk Tarihinde çok önemli yerlere sahip olan iki büyük devlet adamının, yönetimi altında bulunanları tanıma becerisinin hangi seviyelerde olduğunun ortaya konmuş olması bakımından çok önemlidir.

kaynaklar
[1] Emniyet İşleri Umum Müdürlüğü Üçüncü Şube Müdürlüğü tarafından, 12 Ağustos 1938 tarihinde hazırlanan, “Polis Teşkilatının Başladığı 1255-1839 Tarihinden 1938 Tarihine kadar Tekâmül, Teşkilât ve Kadro Hareketleri” yayınlanmamış raporu, s 4-7.
[2] A g r, s. 8.
[3] İhsan Birinci, “Teşkilatımızın Kuruluşu”, Polis Emeklileri Polis Dergisi, y.9, s. 123, Ekim 1962, İstanbul-1962, 19.
[4] Eyüp ŞAHİN, “1890-1894 Yılları Arasındaki Zaptiye Nezaretinin Yapılanmasında Görev Alan Kadın Çalışanlar ile İlk Kadın Polis Memuru Fitnat Hanım”, EGM Polis Dergisi, Ocak-Şubat Mark-2005, y 11, s 43, Ankara-2005, 96-123.

Eyüp ŞAHİN - I. Sınıf Emniyet Müdürü, Arşiv ve Dokümantasyon Dairesi Başkanı
kaynak : Çağın Polisi Dergisi

Bağlantı:
BBcode:
HTML:
Mesaj bağlantılarını gizle
Mesaj bağlantılarını göster

Bir hesap oluşturun veya forumda sizde soru sormak, fikir beyan etmek için oturum açın

Forumda yeni konu açmak veya soru sormak için üye olmanız gerekmektedir

Bir hesap oluştur

Üye değil misiniz? topluluğumuza katılmak için kaydolun
Üyeler kendi konularını başlatabilir ve konulara abone olabilir
Ücretsizdir ve sadece bir kaç dakika sürer

Kayıt

Oturum aç

  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“Makaleler / Dergi Yazıları” sayfasına dön