Jandarma Genel Komutanlığı Subay, Astsubay, Uzman Erbaş ve Memur Alımları. >>> TIKLAYINIZ <<<<
Jandarma Forum sayfasına hoşgeldiniz, sitemiz günden güne gelişmektedir. Amacımız doğru ve güncel bilgiyi paylaşmaktır. Sizlerde tecrübeli olduğunuz ve uzmanlaştığınız konularda paylaşım yaparak katkıda bulunabilirsiniz. Sitemiz nezdinde kurumları yada kişileri hedef alacak söylemler ile kurumlara ait Hizmete Özel, Gizli vb. dereceli evrakların paylaşımı yasaktır. Ayrıca kişi ve kurum ile ilgili forumda açık bilgiler paylaşılması yasaktır. Sitemizde paylaştığımız konularda alıntıladığımız bazı kanun maddelerinde konuyu incelediğiniz gün itibariyle ilgili kanun maddesinde tümüyle veya kısmi değişiklik yada tamamen hükmünü yitirmiş olabileceğini, dolayısı ile bu konulara göre hareket edilmemesi gerektiğini, paylaşılan bu konuların fikir edinilmesi amacıyla paylaşıldığını unutmayınız. jandarmaforum.com bu anlamda her hangi bir sorumluluk kabul etmemektedir. İyi Forumlar, Dileriz. Jandarma Forum Yönetimi.

Yerel Yönetimlerin Çocuk Suçluluğunu Önlemedeki Rolü

Kolluk personeli açısından önem arz eden makale ve dergi yazıları
Forum kuralları
Forumlarda soru sormak, bilgi danışmak yada bildiğiniz bir konuda paylaşım yaparak katkıda bulunmak için ve forumlardaki içeriklerden tam olarak faydalanmak/görüntülemek için ÜYE olmanız, üye iseniz ÜYE GİRİŞİ yapmanız gerekmektedir. Forumlarda kişi ve kurumlarla ilgili açık bilgiler paylaşmak yasaktır. Forumlarda şahısları hedef alan paylaşımlar yasaktır.
Jandarma Subay, Astsubay ve Uzman Erbaş Alımları 2023 yılı idari para cezaları Acil Yardım/İhbar/Danışma Hatları - Önemli Telefon Numaraları Mutluluğa Kurşun Sıkma SGRadyo Polis Radyosu Askeri ve Mesleki Tanımlar Askeri / Mesleki Nezaket ve Görgü Kuralları Trafik Cezaları Jandarma Telefon Rehberi GGM Adres ve Telefon Numaraları AMATEM Adres ve Telefon Numaraları
Kullanıcı avatarı
admin
Doğrulandı
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi
Mesajlar: 1783
Kayıt: 25 Mar 2019, 01:03
Konum: https://jandarmaforum.com
İletişim:
Durum: Çevrimdışı

Yerel Yönetimlerin Çocuk Suçluluğunu Önlemedeki Rolü

#1

Mesaj gönderen admin »

GİRİŞ

Kamu yönetim sisteminin merkezi yönetimden sonraki en büyük ve en önemli parçası olan yerel yönetimler, merkezi yönetimle birlikte kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinde görev alan kuruluşlardır. Boyutları ve etkinlikleri ülkelerin yönetim sistemlerine (üniter / federal devlet) bağlı olarak değişmekle birlikte mahalli / bölgesel düzeydeki kamu hizmetleri yerel yönetimler tarafından sağlanmaktadır(Ersöz, 2009: 772). Yerel yönetimler, belde halkının ortak yerel ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulmuş, dolayısıyla topluma karşı çeşitli sorumlulukları bulunan kamu kurumlarıdır. Bu sorumluluk çerçevesinde yerel yönetimlerin, toplumun yapısını, temel ihtiyaçlarını ve önceliklerini tanımaları, en kısa sürede ve istenen düzeyde bunlara cevap vermeleri, etkin yönetimin bir gereği olmaktadır.

Suç, insanın ruhundaki kötülükten, kalıtımsal ve bedensel özelliklerinden, toplumsal sebeplerden kaynaklanır. Suçluluk, kişiyi toplum halinde yaşayan öteki bireylerin karşısına çıkaran bir çatışmanın ürünüdür.

Araştırmalara göre suça sürüklenen çocukların önemli bir bölümü yaşamlarının ilk yıllarını aile içi ilişkiler düzeyinde yaşanan kötü toplumsallaşma süreci içinde ve sosyal, ekonomik ve kentsel yapıdaki mimari düzensizliğin hakim olduğu çevresel şartlarda geçirmişlerdir (Saran, 1990: 131-134).

Bu kapsamda ele alınan çalışmada, öncelikle Türkiye'de çocuk suçluluğuna yol açan sebepler incelenmiş, çocuk suçluluğu konusunda yerel yönetimlerin görevlerine ilişkin ulusal ve uluslararası düzenlemelere yer verilmiş, çocukların işledikleri suçların değerlendirilmesi terör, iç göç ve eğitim paralelinde ortaya konularak yerel yönetimlere sosyal hizmetler alanında verilen görevlere değinilmiştir.

1. ÇOCUK SUÇLULUĞUNA İLİŞKİN ULUSAL VE ULUSLARARASI ALANDA YAPILAN YASAL DÜZENLEMELER

Dünya genelinde artmakta olan çocuk suçluluğuna karşı devletler (merkezi ve yerel yönetimler olarak) farklı önlemler almaktadırlar. Çocukların suç işlemesine sebep olacak nedenlerin ortadan kaldırılmasına yönelik bu çalışmaların başarısı ilk başta sorunların tespitine, alternatif çözüm yollarının bulunmasına, en makul ve uygulanabilir çözümün uygulanmasına bağlıdır. Bu ise yönetim anlayışlarında bir takım değişikliklerin ortaya çıkmasına neden olacaktır (Ünlü, 2009).

Günümüzde yerel yönetimler sınırları içinde yaşayan birey, grup (aile) ve toplulukların üç farklı kaynaktan gelen ve müdahale edilmedikçe derinleşen sosyal sorunlarıyla yakından ilgilenmek durumundadır. Temelde toplumsal, ekonomik ve yönetsel sistemin işleyişinden kaynaklanan, özellikle büyük kentlerde erken müdahaleyi gerektirecek ölçüde derinleşen yoksulluk, işsizlik, dilencilik, madde bağımlılığı, sokak çocukları, çocuk suçluluğu v.b. sorunlardır ki, bu sorunların çözümünde merkezi yönetimlerle birlikte yerel yönetimlerin de vazgeçilmez bir rolü bulunmaktadır.

Çocuk suçluluğu veya sokak çocukları gibi sorunlar yerel yönetimlerin hizmet alanını oluşturan şehir merkezlerinde ortaya çıkmaktadır. Bu sorunun olumsuz etkileri de yine ağırlıklı olarak şehir merkezlerinde görülmektedir. Dolayısıyla soruna yönelik önleyici müdahaleler hususunda merkezi yönetimden kaynaklanan bürokratik engellerin önüne geçilmesi, yerinde ve en yakın birimlerce önleyici yönde müdahale edilmesi çözüm konusunda etkinliği arttıracaktır. Bu sebeple ulusal ve uluslararası alanda yapılan düzenlemelerde çocuğun yaşadığı çevreye en yakın birimler olan yerel yönetimlere konu ile ilgili olarak görevler verilerek yerel yönetimler sosyal politikaların yerine getirilmesinde aktif olarak rol almışlardır.

Nitekim Çocuk Suçluluğunun Önlenmesine İlişkin Birleşmiş Milletler Yönlendirici İlkeleri (Riyad İlkeleri), Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 29 Kasım 1985'te kabul edilen Pekin- Beijing Kuralları (Birleşmiş Milletler Çocuk Ceza Adalet Sisteminin Uygulanması Hakkındaki Asgari Standart Kurallar), Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 14 Aralık 1990 tarihinde kabul edilen Havana Kuralları (Özgürlüğünden Yoksun Bırakılmış Çocukların Korunmasına İlişkin Birleşmiş Milletler Kuralları) gibi uluslar arası düzenlemelerde suça sürüklenen çocuklara ilişkin suçun ortaya çıkmasını önleyici, çocuğun sağlıklı bir ruhsal ve fiziki gelişimini sağlayıcı, özel bir yargılama ön gören yapı genel hatları ile ortaya konularak bu doğrultuda yerel yönetim kuruluşlarının önemine vurgu yapılmaktadır.

Bununla birlikte yürürlüğe giren ulusal düzenlemeler ile Türkiye'de, hapis cezasına seçenek olarak para cezası dışında seçenekler öngören 5237 sayılı TCK, adli kontrol tedbirlerini öngören 5271 sayılı CMK(Ceza Muhakemesi Kanunu), çocuklar için denetimli serbestlik hükümlerini öngören 5395 sayılı ÇKK'nun ve şartla tahliye sonrası hizmetleri düzenleyen 5275 sayılı kanunun gereklerinin yerine getirilmesi için Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile suçtan mağdur olan kişilerin korunması amacıyla Koruma Kurulları oluşturulmuştur. Koruma kuruluna belediye başkanı veya görevlendireceği yardımcısı da katılmaktadır. Nitekim Türkiye, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu ile ikincil mevzuatında çocuk kavramını yaşa bağlı olarak belirleyerek uluslararası hukuka uygun bir düzenleme getirmiş böylelikle bu alanda çok önemli bir aşama kaydedilmiş, çocukların korunmasının toplumsal bir sorumluluk olduğu gerçeği realize edilerek, çocuk haklarının korunmasında ileri bir uygulama başlatılmıştır.

2. ÇOCUKLARIN İŞLEDİKLERİ SUÇLAR VE YEREL YÖNETİMLER

Çocuk suçluluğunun nedenleri üzerinde araştırma yapan araştırmalar, çocukların suç işlemesine neden olan pek çok unsurun olabileceğini göstermektedir. Bu unsurlar aile, okul, toplum ve kişinin bireysel özellikleri olarak sınıflandırılabilir (Kepenekçi ve Özcan, 2002). Genellemek istendiğinde ise çocuk suçluluğunun nedenlerini bireysel ve çevresel nedenler olarak ikiye ayırmak mümkündür (Temel ve Aksoy, 2005: 78). Ancak bu unsurların tek başına suç işlemede etkili olabileceğini söylemek mümkün olmadığından başta çevresel şartlar olmak üzere, ekonomik veya kültürel etkenlerin zorlamasıyla da çocuk suça itilebilmektedir. Bu durumda Türkiye açısından bölgesel farklılıkların, sosyo-ekonomik veya kültürel nedenlerin, göç ve terör gibi olguların etkisi görülebilmektedir.

Genel olarak bakıldığında Türkiye'de suça sürüklenen çocuklar bakımından karşılaşılan en yoğun suç türü mala karşı suçlar olup bunlar arasında da hırsızlık suçları ön plana çıkmaktadır. Çocukların içinde bulundukları sosyal ve kültürel çevrenin yaklaşımları ile ekonomik yoksunlukları onları suça sürüklemektedir. Tüketim toplumunun yarattığı özendirmeler karşısında korumasız ve ekonomik yoksunluk içinde bulunan çocuk bu yönlendirmeler sonucunda oluşturduğu ihtiyaçlarını gidermek için suça başvurabilmektedir (Aydın, 2008: 18).

Bundan sonra kasten yaralama suçları çocuk suçluluğunda ikinci sırayı almaktadır. Türkiye'de var olan şiddet kültürü çocuklarımızı da içine almaktadır. Evde, okulda, sokakta, işyerinde, medyada şiddeti gören, şiddete maruz kalan çocuk şiddeti öğrenmekte ve bir süre sonra maruz kaldığı şiddetin uygulayıcısı durumuna gelebilmektedir. Yağma, kasten öldürme ve öldürmeye teşebbüs ile cinsel istismar suçları gibi ağır cezalık suçlar çocuklar bakımından sayısal bir ağırlık ifade etmese de bu suçların niteliksel ağırlığı nedeniyle dikkate alınması gereken suçlar olarak karşımıza çıkmaktadır (Aydın, 2008:19). Nitekim Türkiye'de de çocuklar tarafından işlenen suçların büyük bir kısmı örneğin adam öldürme, kız ve kadın kaçırma, hırsızlık, gasp v.s. suçlar o bölgelerdeki toplumsal değerlerin ve ekonomik koşulların etkisi altında işlenen suçlardır.

Bununla birlikte özellikle son dönemde Türkiye'de yeni bir suça sürüklenen çocuk tipi ortaya çıkmıştır. 18 yaş altında, büyük çoğunlukla psikolojik bozuklukları olan, eğitimsiz, amaçsız v.s. gibi en belirgin özellikleri olan çocuklarımız ülke gündemini sarsan cinayetlerin faili durumdadır. Üzeyir Garih, Rahip Santora, Hrant Dink cinayetleri gibi suçların çocuklara işletilmesi organize suçlara örnek olarak verilebilir. Mala karşı işlenen suçlarda oluşan organize yapılanmalar da (kap-kaç çeteleri v.s.) net olarak görülmektedir. Özellikle son yıllarda Türkiye'nin belirli bölgelerinde ve büyük kentlerde meydana gelen yasa dışı gösteri ve yürüyüşlerde çocukların ön planda kullanılması, toplumsal eylemlerde çocukların öne çıkarılması da çocuklara yönelik yeni bir uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır.

31 Aralık 2008 tarihi itibarıyla Türkiye nüfusu 71.517.100 kişidir. Nüfusun yarısı 28,5 yaşından küçüktür (http://www.tuik.gov.tr). Ceza infaz kurumlarında bulanan çocuklara ilişkin istatistiklerde hükümlü/hükümözlü çocukların eğitim durumlarına bakıldığında birçoğunun okuma-yazma bilmeyen, okur-yazar olup bir okul bitirmeyen ya da ilköğretim mezunu oldukları görülmektedir (www.cte.adalet.gov.tr).

Öte yandan Türkiye'nin yaşadığı ekonomik değişim ve terör sorunu yoğun iç göç hareketlerini de beraberinde getirmiştir. Daha iyi bir yaşam kurmak umuduyla büyük kentlere göç eden aileler büyük bir travma ile karşılaşmıştır. Bu ailelerin çocukları geldikleri kırsal kesimin çoğu dine ve geleneğe dayalı değerler sistemini terk etmekle birlikte geldikleri kentin içerdiği kentsel değerler sistemini ya tanımamakta ya da benimsememektedirler. Yaşadığımız ekonomik değişim ve terör sorunu yoğun iç göç hareketleri neticesinde kentlere göç eden aileler bir hayat kurma çabası içine girdiklerinden bu süreçte çocuklarını ihmal edilmesine sebep olabilmektedirler.

Türk Ceza Kanunu'nda yapılan son değişiklikler ile ilgili olarak yasa TBMM'de görüşüldüğü günlerde basın ve yayın organlarında sürekli olarak kap-kaç, gasp, hırsızlık, okul çeteleri, okuldaki şiddet olayları v.s. haberleri gündeme gelmiş/getirilmiş böylelikle bir kamuoyu oluşturulmuş ve TCK'nın 31. maddesinde yer alan cezalar da bu doğrultuda düzenlenmiştir. Ancak konu gündemden düştüğünde yapılan araştırma raporları dahil birçok çalışma havada kalmıştır.

Ancak ülkemizin nüfusunun yüzde kırkından fazlası 18 yaşın altındadır yani çocuktur. Bu büyük nüfus miktarının önemli bir kısmı ise 12 yaşın altındadır. Yine önemli bir kısım nüfus örgün öğretim kapsamında okula gitmektedir. Tüm bunlara bakıldığında ülkemizde suç işleyen ve risk altında bulunan çocukların sayısının sanıldığından düşük olduğu görülecektir. Zaman içerisinde yapılan çalışmalar ile bu sayı giderek düşme eğilimindedir(Aydın, 2008: 17-19).

2.1. Yerel Yönetimleri Düzenleyen Kanunlarla Belediyelere Verilen Görevler

Yerel yönetimlere ilişkin temel yasalar, 2004 tarihinden itibaren yeniden düzenlenmiştir. İlk düzenleme 10.07.2004'te 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile başlamış; 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu, 22.02.2005 tarihinde kabul edilmiş, 5393 sayı Belediye Kanunu da 03.07.2005 tarihinde değiştirilerek belediyelere ve il özel idarelerine sosyal hizmetlere ilişkin önemli görevler ve yükümlülükler getirilmiştir (Aydın, 2009).

5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu, 5393 sayılı Belediye Kanunu ve 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunları incelendiğinde yerel yönetimlere; gençler ve çocuklara yönelik her türlü sosyal ve kültürel hizmetleri yürütmek, geliştirmek ve bu amaçla sosyal tesisler kurmak, işletmek ve işlettirmek, bu hizmetleri yürütürken üniversiteler, yüksek okullar, meslek liseleri, kamu kuruluşları ve sivil toplum örgütleri ile işbirliği yapmak, gençler ve çocuklara yönelik sosyal ve kültürel hizmetler sunmak; mesleki eğitim ve beceri kursları açmak ayrıca dar gelirli kişilere sosyal hizmet ve yardımlar yapmak, sağlık, eğitim, spor, çevre, trafik ve kültür hizmetleriyle çocuklara, yönelik hizmetlerin yapılmasına yönelik programlar uygulamak, şehrin mimarisini engelli bireylerin yaşamasına uygun şekilde düzenlemek hususunda görevler verilmiştir.(5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu'nun 7.,18.,24. maddeleri, 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 13., 14.,15., 38., 60., 69., 75., 76., 77., maddeleri ve 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu'nun 6., 16., 30., 43., 65., maddeleri).

Çocuk koruma sisteminde belediyelerin rolü, risk altındaki çocukların tespiti ve bu riskin bertaraf edilmesi için danışmanlık, koruma, bakım ve barınma hizmetlerini tüm nüfusa dengeli dağılacak biçimde organize etmektir. Bu bakımdan yerel yönetimler çocuk koruma sisteminin asli unsurlarıdır (T.C. İzmir Valiliği Koordinasyon El Kitabı, 2008: 50). Yapılan son düzenlemeler ile de yerel yönetimler eğer çocuk bir şekilde suç işlemiş ise onun "suçluluğu yaşam biçimi haline getirmesini" önlemede etkin bir rol almak durumunda kalmışlardır.

5395 Sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nda tedbir kararı gerektiren "özel korunmaya ihtiyacı olan çocuk" ve "suça sürüklenen çocuk " olarak iki ayrı tanım mevcuttur. Kanun çerçevesinde gerek özel korunmaya ihtiyacı olan çocuklar ile suça sürüklenen çocuklardan ceza evine girmeyenler hakkında bakım ve danışmanlık tedbirinin uygulanmasında yerel yönetimlere sorumluluk verilmesi hususu düzenlenmiştir. Dolayısıyla yerel yönetimler tarafından yerine getirilecek sorumluluklar suçun ortaya çıkmasını neden olan koşulların oluşumunu önleyici çalışmaları kapsadığı gibi, Çocuk Koruma Kanunu'nun 5 inci maddesinin (a) ve (e) bentlerinde yazılı ve suça sürüklenen veya suç mağduru çocuklara yönelik danışmanlık, bakım ve barınma gibi koruyucu ve destekleyici tedbirleri uygulamayı ayrıca 6 ıncı maddesinde belirtildiği şekliyle korunma ihtiyacı olan çocuğu Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna bildirim yükümlülüğünü de kapsamaktadır.

Bu kanunlar, yerel yönetim kuruluşlarına çocukların yaşam şartlarını yakından takip etme, yetersiz bakım ve koruma alında bulunan çocukların davranışsal, duygusal ve sosyal sorunlarının giderilmesi için gerekli tedbirleri alma veya ilgili kurumlara bildirme ve çocuk/gençlik koruma merkezleri gibi çocukların sağlıklı gelişimine katkı sağlamaya yönelik kurumsal yapıları oluşturma sorumluluğunu yüklemektedir. Bu sebeple başta Büyükşehir belediyeleri olmak üzere günümüzde birçok yerel yönetim birimi bünyesinde çocuklara, gençlere, ailelere, kadınlara, yaşlılara, engellilere yönelik hizmet merkezlerinde geliştirilmiş, gerek AB Hibeleri kapsamında finanse edilen gerekse ülke ölçeğinde hazırlanan önleyici/geliştirici sosyal projeleri hayata geçirmektedir. Ayrıca yerel yönetim birimlerinde ortak bir çatıda toplanan çocuk eğitim ve eğlence merkezleri, aile danışma merkezleri, gençlik merkezleri, mesleki rehabilitasyon merkezleri, iş edindirme merkezleri, sosyal konut projeleri v.b. sanatsal, sportif, kültürel etkinliklere yönelik birimleri imkânları ölçüsünde oluşturmaktadırlar.

Günümüzde bu kadar önemli olan ve giderek daha da önemi artan çocuk suçluluğu konusunda yerel yönetimler, sorunları çözmede gerekli yetkinliğe ve etkinliğe sahipler midir? Bu soruya bugün maalesef olumlu bir cevap vermek olanaklı değildir. Çünkü mevcut haliyle yerel yönetimler çocuk suçluluğunu önlemede, riskli çocuklara yönelik veri toplama ve tespit çalışmaları ile ilgili olarak sorunun çözümlenmesi için yeterli katkıyı sağlamaktan uzaktırlar ki bu durum yerel yönetimlerin idari, mali ve yapısal sorunlarından kaynaklanmaktadır. Bununla birlikte özellikle Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Antalya gibi Büyükşehir Belediyeleri'nde dar bir alanı kapsayan ancak model teşkil edebilecek başarılı çalışmalar da yapılmaktadır.

Uygulamadaki tüm zorluklara ve eksikliklere rağmen yerel yönetimler tarafından erken aşamalarda uygulanacak olan önleyici tedbirler suçun önlenmesinde etkin bir katkıyı sağlayacağı konusunda ortak bir kanı olduğu ve sivil toplum-yerel yönetimler- merkezi yönetim birimleri arasında karşılıklı etkileşime ve desteğe dayalı bir anlayışın yerleştirilmeye çalışıldığı görülmektedir.

SONUÇ

Çocukların korunması görevi Türkiye'de, gerek uluslararası sözleşmeler, Anayasa ve kanunlarla devlete verilmiştir. Çocuğun yetiştirilmesinde önemli bir yeri olan ailenin, kamu düzenini bozucu, ekonomik ve fizyolojik tehlikelere karşı korunmasına yasalarca özen gösterildiği gibi çocuğun ailesine karşı korunması da Devlete görev olarak yüklenmiştir. Bu anlamda çocuk haklarının korunması ve çocuk suçluluğunun önlenmesine yönelik yapılan hukuki düzenlemeler başlıca önlemler arasında sayılabilir.

Ancak çocukların korunmasına ilişkin yapılan hukuki düzenlemelerin tek başına sorunun çözümünde etkin olması mümkün olmadığından çeşitli kamu kurumlar tarafından da koruyucu ve önleyici tedbirler alma zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Bu sebeple yapılan son yasal düzenlemeler de belediye ve il özel idarelerine sosyal hizmet boyutunda zorunlu fakat müeyyidesi olmayan görevler vermektedir.

Bu görevler bir yandan toplumun geniş kesimlerine ulaşma imkanını artırmakta iken diğer yandan da koordinasyonsuzluk nedeniyle kaynakların etkin kullanılamaması ve kalıcı çözümler üretilememesi riskini beraberinde getirmektedir (Ergenç, 2009).

Çocuk suçluluğunu önleme politikalarının oluşturulmasında kentlerdeki suç sorununun nedenlerinin ve boyutunun çok iyi tespit edilmesi gerektiğinden bu noktada hangi kurumların ne gibi katkıları olacağı hususu ayrıntılı bir şekilde belirlenmelidir. Bu bağlamda yerel yönetimler ortaya çıkan risk gruplarına uygun acil, orta ve uzun vadeli programlar geliştirmelidirler. Çünkü alt yapı, eğitim ve sosyal ve fiziki koşulların yetersiz olduğu bir yerleşim alanında yetişen çocuklar gelecek için olası bir risktir. Bu anlamda yerel yönetimlerin suç riskini önceden değerlendirmek, gerekli tedbirleri almak ve suç önleme politikalarının geliştirilmesi konusunda daha aktif rol almaları gerekmektedir.

Bu noktada akla gelen ilk şey: Bir il veya yerleşim bölgesindeki sorunun bir başka il veya bölge ile aynı özellikleri taşımasının mümkün olmadığı durumda merkezi yönetimler tarafından ne gibi önleyici politikaların geliştirileceğidir. Çünkü suç olgusu yalnızca bireysel sebeplerden kaynaklanmamakta çevresel etmenler ile birlikte kültürel yapıdan da (töre cinayetleri gibi) doğrudan etkilenmektedir. Bu sebeple her yerleşim alanının kendi koşulları dikkate alınmak suretiyle suç önleme politikaları geliştirilmesi daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Bu noktada da yerel yönetimlerin önemi bir kez daha ortaya çıkacak "yerel sorunlara yerel ölçekte önleyici çözümler" üretilecektir.

Yerel yönetimler suçların işlenmesine neden olan unsurların tespit edilmesi ve ortadan kaldırılması, suçların işlenmesini zorlaştırmak ve potansiyel suçluları caydırmak amacıyla imar planları ve fiziki düzenlemelerin yapılması, vatandaşların suç korkusunun giderilmesi, vatandaşların suç önleme konusunda bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi, suç mağdurlarına yardım ve destek hizmetlerinin sunulması, eski hükümlülerin topluma kazandırılması ve iş imkânlarına sahip olması, sokakta yaşayan, madde bağımlısı olan veya sokakta çalışan çocuklar ile yüksek risk grubunda bulunan mahallelerdeki çocuklara yönelik ortak sosyal destek projelerinin geliştirilmesi, bu çocukların ailelerine yönelik "suçu geçim kaynağı" olmaktan çıkaracak veya suç çetelerinin eline düşmesini önleyecek özel pilot projeler hayata geçirilmelidir.

Uygulamadaki tüm zorluklara ve eksikliklere rağmen yerel yönetimler tarafından erken aşamalarda uygulanacak olan önleyici tedbirler suçun önlenmesinde etkin bir katkıyı sağlayacağı konusunda ortak bir kanı olduğu ve sivil toplum-yerel yönetimler-merkezi yönetim birimleri arasında karşılıklı etkileşime ve desteğe dayalı bir anlayışın yerleştirilmeye çalışıldığı görülmektedir.

KAYNAKLAR
1.Ersöz, H. Y. (2009). "Sosyal Politika-Refah Devleti-Yerel Yönetimler İlişkisi", http://iibf.kocaeli.edu.tr/ceko/armaganlar/tokerdereli/35.pdf(05.05.2009)
2. Saran, N. (1990). Çocuk Suçluluğu ve Parçalanmış Aileler. Aile Yazıları III., Birey Kişilik ve Toplum, Bilim Serisi (Der.: B. Dikeçligil- A. Çiğdem). Yayın No: 5, Ankara: T.C. Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu Yayınları.
3. Çocuk Suçluluğunun Önlenmesine İlişkin Birleşmiş Milletler Yönlendirici İlkeleri (Riyad İlkeleri), 1990.
4. Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanunu, Resmi Gazete, 26497; 20.07.2005.
5.T.C. İzmir Valiliği(2008). Çocuk Koruma Sisteminde Tedbirlerin Uygulanmasından Sorumlu Kurumların Görevleri ve Sorumlulukları ile Kurumlar Arasında Koordinasyon El Kitabı.
6. Aydın, M. (2008). "Çocuk ve Çocuk Suçluluğu Üzerine Röportaj" Adalet Bakanlığı CTE Genel Müdürlüğü, Sayı: 3, Ankara: Denetimli Serbestlik Hizmetlerinden Sorumlu Daire Başkanlığına ait E-Bülten.
7. http://www.tuik.gov.tr/PreTablo.do?tb_id=39&tb_adi=Nüfus%20İstatistikleri%20ve%20Projeksiyonlar&ust_id=11
8.Ergenç, S. (2009). "Çocuk İçin Sokak Tehlikesi ve Çocuk Suçluluğu", http://sedatergenc.blogcu.com/cocuk-icin-sokak-tehlikesi-ve-cocuk-suclulugu 2_28984561.html(02.05.2009).
9. Aydın, H. (2009), "Yerel Yönetimler ve Sosyal Hizmetler", http://karakalem2023.blogcu.com/yerel-yonetimler-ve-sosyal hizmetler_53094341.html(03.11.2009).
10.Ünlü, A. (2009). "Çocuk Suçluluğu Yönetim Anlayışını Nasıl Etkileyecek?", http://www.isref.org/index.php?pid=43&page=view&id=556(22.05.2009)
11. İl Özel İdaresi Kanunu. Resmi Gazete, 25745; 04 Mart 2005.
12. Belediye Kanunu. Resmi Gazete, 25874; 13 Temmuz 2005.
13. Büyükşehir Belediyesi Kanunu. Resmi Gazete, 25531; 23 Temmuz 2004.
14. http://www.cte.adalet.gov.tr/kaynaklar/istatistikler/kadin_cocuk/cocuk.htm (07.06.2009)
15. Kepenekçi, K. Y. ve A.Y. Özcan (2002). Okullarda Çocuk Suçluluğunun Önlenmesi. 1. Ulusal Çocuk ve Suç: Nedenler ve Önleme Çalışmaları Sempozyumu. Ankara: Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı Yayını.
16. Temel, F. Ve A. Aksoy (2005). Ergen ve Gelişimi: Yetişkinliğe İlk Adım. Ankara: Nobel Yayıncılık.



Sedat ERGENÇ - İç Denetçi, SHÇEK Genel Müdürlüğü, [email protected]
Hakan AYDIN - Müfettiş, SHÇEK Genel Müdürlüğü, [email protected]
kaynak : Çağın Polisi Dergisi

Bağlantı:
BBcode:
HTML:
Mesaj bağlantılarını gizle
Mesaj bağlantılarını göster

Bir hesap oluşturun veya forumda sizde soru sormak, fikir beyan etmek için oturum açın

Forumda yeni konu açmak veya soru sormak için üye olmanız gerekmektedir

Bir hesap oluştur

Üye değil misiniz? topluluğumuza katılmak için kaydolun
Üyeler kendi konularını başlatabilir ve konulara abone olabilir
Ücretsizdir ve sadece bir kaç dakika sürer

Kayıt

Oturum aç

  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“Makaleler / Dergi Yazıları” sayfasına dön