Jandarma Genel Komutanlığı Subay, Astsubay, Uzman Erbaş ve Memur Alımları. >>> TIKLAYINIZ <<<<
Jandarma Forum sayfasına hoşgeldiniz, sitemiz günden güne gelişmektedir. Amacımız doğru ve güncel bilgiyi paylaşmaktır. Sizlerde tecrübeli olduğunuz ve uzmanlaştığınız konularda paylaşım yaparak katkıda bulunabilirsiniz. Sitemiz nezdinde kurumları yada kişileri hedef alacak söylemler ile kurumlara ait Hizmete Özel, Gizli vb. dereceli evrakların paylaşımı yasaktır. Ayrıca kişi ve kurum ile ilgili forumda açık bilgiler paylaşılması yasaktır. Sitemizde paylaştığımız konularda alıntıladığımız bazı kanun maddelerinde konuyu incelediğiniz gün itibariyle ilgili kanun maddesinde tümüyle veya kısmi değişiklik yada tamamen hükmünü yitirmiş olabileceğini, dolayısı ile bu konulara göre hareket edilmemesi gerektiğini, paylaşılan bu konuların fikir edinilmesi amacıyla paylaşıldığını unutmayınız. jandarmaforum.com bu anlamda her hangi bir sorumluluk kabul etmemektedir. İyi Forumlar, Dileriz. Jandarma Forum Yönetimi.

İç Güvenliğin Sivilleştirilmesi Jandarma Ve Polis Sorumluluk Bölgelerinin Yeniden Tespiti;Afyonkarahisar–İhsaniye Örneği

Kolluk personeli açısından önem arz eden makale ve dergi yazıları
Forum kuralları
Forumlarda soru sormak, bilgi danışmak yada bildiğiniz bir konuda paylaşım yaparak katkıda bulunmak için ve forumlardaki içeriklerden tam olarak faydalanmak/görüntülemek için ÜYE olmanız, üye iseniz ÜYE GİRİŞİ yapmanız gerekmektedir. Forumlarda kişi ve kurumlarla ilgili açık bilgiler paylaşmak yasaktır. Forumlarda şahısları hedef alan paylaşımlar yasaktır.
Jandarma Subay, Astsubay ve Uzman Erbaş Alımları 2023 yılı idari para cezaları Acil Yardım/İhbar/Danışma Hatları - Önemli Telefon Numaraları Mutluluğa Kurşun Sıkma SGRadyo Polis Radyosu Askeri ve Mesleki Tanımlar Askeri / Mesleki Nezaket ve Görgü Kuralları Trafik Cezaları Jandarma Telefon Rehberi GGM Adres ve Telefon Numaraları AMATEM Adres ve Telefon Numaraları
Kullanıcı avatarı
admin
Doğrulandı
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi
Mesajlar: 1783
Kayıt: 25 Mar 2019, 01:03
Konum: https://jandarmaforum.com
İletişim:
Durum: Çevrimdışı

İç Güvenliğin Sivilleştirilmesi Jandarma Ve Polis Sorumluluk Bölgelerinin Yeniden Tespiti;Afyonkarahisar–İhsaniye Örneği

#1

Mesaj gönderen admin »

GİRİŞ

Son yıllarda Türkiye,1999 Helsinki Zirvesi’nde adaylığının teyit edilmesiyle birlikte aktif olarak dahil olduğu Avrupa Birliği’ne adaylık sürecinin de etkisiyle ekonomik, sosyal ve özellikle de siyasal alanda cumhuriyet tarihimizde önemli sayılabilecek bazı değişimler yaşamaktadır. Bu çalışmada üzerinde durulacak konu da işte bu değişimlerden siyasal alanda olanlardan biriyle, iç güvenliğin sivilleştirilmesiyle ilgili olacaktır. Kapsamı ve sürecin genişliği nedeniyle başlı başına bir tez konusu olarak ele alınabilecek iç güvenliğin sivilleştirilmesi meselesine bu çalışmada, elden geldiğince Türkiye’de iç güvenliğin durumu ve tarihsel sürecine kısaca değinilerek ,özellikle 2000 yılı ve sonrasında iç güvenlikten sorumlu kurumların görev ve yetki alanında meydana gelen değişiklikler ele alınacaktır. Bu anlamda ülkemizde iç güvenliğin sorumlusu olan içişleri bakanlığının durumuyla beraber,iç güvenlik alanında faaliyet gösteren iki önemli güvenlik teşkilatının, polis ve jandarmanın görev ve yetkilerine somut bir bakışla birlikte Türkiye genelinde hukuki ve fiili durumun yanında özelde Afyonkarahisar ili İhsaniye ilçesinde 2008 yılında ilçe merkezinde güvenlik sağlama sorumluluğunun jandarmadan polise devredilmesi süreci ele alınacaktır.

Burada ayrıca belirtilmesi gereken bir husus da,ülkemizde iç güvenlikten sorumlu olan ve tıpkı polis ve jandarma gibi emniyet ve asayiş yönünden İçişleri Bakanlığına bağlı üçüncü bir kuruluş olan ve 13 Temmuz 1982 tarihinde kurulan Sahil Güvenlik Komutanlığı’dır. Ancak görev alanının kıyı ve deniz sahasını kapsaması ve kuruluşundan önce de fiili olarak jandarma bünyesinde faaliyet gösterdiği bilinen, bugün aynen jandarma gibi barışta emniyet ve asayiş yönünden İçişleri Bakanlığı’na; eğitim , personel, lojistik yönünden ve savaşta deniz kuvvetlerine,dolayısıyla Genelkurmay Başkanlığı’na bağlı olan askeri bir güvenlik teşkilatı olduğundan Sahil Güvenlik Komutanlığı bu çalışma içerisinde ayrı bir başlık altında değerlendirilmeyecek, Jandarma Teşkilatı için yapılan değerlendirmeler Sahil Güvenlik Komutanlığı için de genel geçer bir anlam ifade edecektir.

TÜRKİYE’DE İÇ GÜVENLİKLE İLGİLİ TARİHSEL SÜREÇ

Bir toplumda kolluk görevini yerine getiren kurum veya birimler insanlık tarihi kadar eskidir. Bilinen bir gerçek vardır ki son birkaç yüzyıla kadar bir toplumda asayişin sağlanması genelde askeri birimlerin göreviydi. Ancak modernleşme süreciyle günümüzün polis teşkilatları ortaya çıkmış,yurt içi asayiş ve güvenliğin sağlanmasında polis adıyla kamu kurumları rol oynamaya başlamıştır. (Çufalı,2002:19) Bu anlamda Türkiye’de de ‘‘kolluk’’ hizmeti olarak adlandırılan iç güvenlik hizmetlerini, yaklaşık 160 yıldır polis adıyla yürüten kamu otoritesi vardır. Türk tarihinde iç güvenlik hizmetlerinin yürütülmesiyle ilgili kişi ve kuruluşlara ilk defa VIII. Yüzyılda Oğuz Türkleri’nde , Timur Tüzükatı’nda ve Uluğ Kanunu’nda emniyet hizmetlerine bakan Subaşılar adıyla rastlanmaktadır. Bunlar bulundukları yerin askeri işlerinin yanında emniyet ve asayişle de meşgul olmuşlardır. Yine aynı dönemde ,suçların önlenmesi,suçluların yakalanması ve cezalandırılmasıyla ilgili genel emniyet hizmetlerinin görülmesine yönelik kanunların bulunduğuna Oğuz Han’ın Türe’sinde ve Cengiz Han’ın Uluğ Yasasında rastlanmaktadır.( Metin,1985:1637)

Anadolu Selçukluları’nda da subaşılar daha önceki görevlerini muhafaza etmişlerdir.(Tongur,1946:29) Subaşı’nın dışında yargı ve yerel yürütme ile beraber asayiş ve zabıta hizmetlerine bakan Kadı da , emrinde bulunan asayişi sağlamakla görevli Şurta’lar ile iç güvenlik görevini yürütüyordu.(Çufalı,2002:20)

Osmanlılar’da ise padişahlar, her hususta olduğu gibi kolluk işlerinde de mutlak ve en büyük yetki mercii idiler. Ama padişahlar bu yetkilerini sadrazamlar aracılığıyla yürtmüşlerdir. Sadrazamlar ise güvenlikle ilgili değişik makamlar arasında koordinasyon ve işbirliği sağlamak göreviyle ilgilenmişlerdir.(Fındıklı,1999:297)Osmanlı Devleti’nde; kazalarda Kadılar emrindeki Subaşılarla, sancaklarda Mirliva veya Sancak Beyleri, eyaletlerde ise Mir-i Miran veya Beylerbeyi askeri ve mülki birer otorite olarak emrindeki askerlerle emniyet ve asayiş hizmetlerini yürütmüşlerdir.Devletin başkenti İstanbul’da ise emniyet ve asayiş hizmetleri farklı bir teşkilat tarafından yürütülmüştür. Bu amaçla İstanbul’un içinde ve dışında asayiş karakolları açılmış ve bu karakollarda Karakullukçu denen Yeniçeriler görev almıştır. Yeniçeri Ağası, Cebecibaşı, Cebeciler, Kaptan Paşa, Topçubaşı ve Topçular, Bostancıbaşı ve Bostancılar, devletin emniyet ve asayişinin sağlanmasında görevli ve sorumlu isimler olarak tarihe geçmişlerdir.(JGK-TARİH) İstanbul’un güvenliğinin sağlanmasında en üst makam yeniçeri ağasıydı. Bugünkü anlamda emniyet müdürü olan Ağalar,Divan-ı Hümayun muhafızlığını yapar, haftada iki üç defa İstanbul sokaklarını dolaşır,güvenlik faaliyetlerini denetlerlerdi. (Tongur,1946:54-55)

18 Haziran 1826’da Yeniçeriliğin ortadan kaldırılmasından sonra emniyet ve asayiş hizmetleri gerek İstanbul’da gerekse taşrada birbirinden farklı teşkilatlar tarafından yürütülmüş,kuvvetlerin emir ve komutasında bir bütünlük sağlanamamıştır. Bu dönemde asayiş hizmetlerini istanbul’un Avrupa yakasında Asakir-i Mansure-i Muhammediye,Asakir-i Muntazama-i Bahriye ve Topçu Ocağı ile Asya yakasında ise Asakir-i Hassa yürütmüştür.(Toprak,1985:1269) 03 Kasım 1839’da ilan edilen Tanzimat Fermanı (Gülhane Hattı Hümayunu) ile halkın can ve mal emniyetinin korunması görevi, eyalet ve sancak valilikleri emrine gönderilen subaylar tarafından yürütülmüştür(JGK TARİH).Uygulamadaki bu karışıklığı ortadan kaldırmak amacıyla ilk teşkilat kanunu 20 mart 1845 tarihinde çıkarılmıştır. Abdülmecit zamanında çıkarılan 17 maddelik Polis Nizamnamesi ile POLİS kelimesi ilk defa resmi dile girmiştir.(Birinci,1999:10) Bu tarih halen de günümüzdeki polis teşkilatının kuruluş günü olarak kabul edilmektedir.Polis Nizamnamesinde Polis teşkilatının iç güvenlikle ilgili görevleri ve yetkileri belirlenmiştir. 16 Şubat 1846 tarihinde Zaptiye Müşirliği kurulmuş, eyalet ve sancaklardaki Umuru Zaptiye hizmetleri doğrudan doğruya bu makama bağlanmıştır. Bu devreye, ‘Tevhidi Zabıta’ (zabıtanın birleştirilmesi) devresi de denilmektedir. Zaptiye Müşirliği, bir üst seviyedeki askeri bir makam olan ‘Seraskerlik’ makamına bağlanmıştır. Böylece asıl görevi iç güvenlik ve düzeni sağlamak olan ve tek elden sevk ve idare edilen yeni bir askeri zabıta sınıfı doğmuştur.(JGK-TARİH)

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra Sadrazam Sait Paşa, modern bir zabıta teşkilatı kurmak için İngiltere ve Fransa’dan subaylar getirtmiş, teşkilatlanmada değişiklik yapılmış ve 20 Kasım 1879’da Seraskerlik makamına bağlı ‘Umum Jandarma Merkeziyesi’ kurulmuştur(JGK-TARİH)

1881 yılında İstanbul’un asayişinden sorumlu olan Asakir-i Zaptiye Teşkilatı kaldırılarak yerine Polis Teşkilatı kurulmuş(Metin,1985:1638) ve aynı uygulamaya taşrada da başlanılmıştır.1894 yılında 15 vilayette polis teşkilatı kurulmuş ve her vilayet dairesinin başına bir serkomiser daha sonraları ise polis müdürleri getirilmiştir.(İdare,1938:30)

17 ağustos 1907 tarihinde polisin görev ve yetkilerini düzenleyen ikinci bir hukuki metin olarak polis nizamnamesi yayınlanmıştır. Bu nizamnamede polisin idari,mülki ve adli kolluk görevleri daha teferruatlı bir şekilde sayılmış,polisin merkez ve taşra kuruluşları,Asakir-i Nizamiye ve Jandarma ile ilişkileri ,polisin yetkileri görevleri, seçim ve tayin usulü,cezalandırılması,yargılanması,ödenekleri ve benzeri hususlar tek tek sıralanmıştır.(Tongur,1985:206-216)

Jandarma, 1908 yılında II.Meşrutiyet’in ilan edilmesinden sonra özellikle Rumeli’de büyük başarılar göstermiştir. Bunun üzerine teşkilat 1909 yılında yeniden düzenlenerek Harbiye Nezareti’ne bağlanmış ve Umum Jandarma Kumandanlığı adını almıştır. Jandarma Birlikleri; 1914 yılında başlayıp 1918 yılında biten Birinci Dünya Savaşı ile 1919 yılında başlayıp 1922 yılında biten Kurtuluş Savaşımızda, hem iç güvenlik görevlerini sürdürmüşler, hem de bir çok cephede Silahlı Kuvvetlerin ayrılmaz bir parçası olarak yurt savunmasına iştirak etmişlerdir.(JGK-TARİH)

1923 yılında Cumhuriyetin ilan edilmesiyle beraber bugünkü iç güvenlik sistemimizin de temellerini oluşturan düzenlemelere gidilmiştir.4 temmuz 1934 tarihinde polisin görev ve yetkilerini düzenleyen ve bugün de halen yürürlükte olan 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu çıkarılmış, Avrupa polis teşkilatları da incelenerek 4 haziran 1937 tarihinde yine halen yürürlükte olan 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu yürürlüğe girmiştir. Bu iki kanun hükümleri zamanla değişiklikler olsa da günümüzdeki polis teşkilatının kuruluş,görev ve çalışma esaslarını düzenleyen ve ülkemizdeki mevcut iç güvenlik yapısında polisin rolünü görebilmemizi sağlayan en güncel kanuni düzenlemelerdir.Aynı şekilde diğer iç güvenlik birimi olan jandarma için de cumhuriyet dönemi gelişmeleri benzer bir süreç izlemiştir. 10 Haziran 1930 tarihinde 1706 sayılı Kanun çıkarılmış ve Jandarma Teşkilatı bu günkü hukuki statüsünü kazanmıştır.(JGK-TARİH) Sonraki süreçte günün koşullarına binaen 12 Mart 1983 tarihinde bu gün de yürürlükte olan 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu yürürlüğe girmiştir.

Görüldüğü gibi Türkiye’deki mevcut iç güvenlik sistemi aslında geçmişin bir nevi yansıması sayılabilir Kolluk hizmetlerinin askeri teşkilatlar tarafından yürütülmesi geleneği bugün de devam etmekte ve ülke yüzölçümünün yüzde 92’sinde güvenliği jandarma sağlamaktadır. Tanzimatla beraber ve sonrasında yaşanan süreçte Avrupa devletleri örnek alınarak askeri olmayan iç güvenlik birimi olan polis teşkilatı kurulsa da yine geçmişten gelen bir gelenekle halen iç güvenlik tek bir teşkilatla değil bir den fazla teşkilatla sağlanmaya çalışılmaktadır.Bugün de geçmişte olduğu gibi ülkenin genelinde, aynı şehirlerin farklı kesimlerinde iki ayrı güvenlik birimi aynı anda görev yapmakta ve aynı nitelikte görevleri ifa ederek farklı üniforma taşımaktadırlar. Tabiri caizse bu çift başlılık daha önce de ifade edildiği gibi iç güvenlik uygulamaları bakımından bir takım sorunlara neden olmakta, özellikle aşağıda bahsedileceği gibi AB sürecinde olan Türkiye’den üyelik için istenen kriterlere tezat teşkil etmektedir.

TÜRKİYE’DE İÇ GÜVENLİKLE İLGİLİ MEVCUT DURUM

Anayasasında ifade edildiği gibi bir hukuk devleti (anayasa md.2) olan ülkemizde elbetteki iç güvenlik görevi,sorumluluğu ve yetkisi de kanunla belirlenmiştir. Bu manada Türkiye’de iç güvenlikten İçişleri Bakanlığı sorumludur. 23 Şubat 1985 tarihli İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un görev başlığı altındaki 2.maddesinin a fıkrasında İçişleri Bakanlığının iç güvenlikle ilgili görevi; ‘‘Bakanlığa bağlı iç güvenlik kuruluşlarını idare etmek suretiyle ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü, yurdun iç güvenliğini ve asayişini, kamu düzenini ve genel ahlakı, Anayasada yazılı hak ve hürriyetleri korumak’’şeklinde belirtilmiştir. Bakanlığa bağlı iç güvenlik kuruluşlarını ise aynı kanunun 29.maddesindeki ifadeyle, İçişleri Bakanlığının bağlı kuruluşları;

a) Emniyet Genel Müdürlüğü,
b) Jandarma Genel Komutanlığı,
c) Sahil Güvenlik Komutanlığı şeklinde sayılmıştır.

Çalışmanın giriş bölümünde de belirtildiği gibi bu üç kuruluştan Emniyet Genel Müdürlüğü haricindeki diğer ikisi sivil siyasi iradeye(İçişleri Bakanlığına) bağlı iç güvenlik birimleri olmakla birlikte aynı zamanda askeri bir teşkilatlanma yapısına sahip ,bazı hallerde (eğitim,personel vb.) ve zamanlarda(savaş, sıkıyönetim gibi) askeri hiyerarşi sistemine(Genelkurmay Başkanlığına bağlı olması) dahil olan kendine özgü kuruluşlardır. Bu çalışmanın temel amacı da, Türkiye’de iç güvenlikle ilgili bütün kuruluşların tamamen sivil otoriteye bağlı ,yarı askeri veya yarı sivil denilebilecek yapılarından arındırılması,iç güvenlik hizmeti veren veya iç güvenlik görevini yürüten bütün personelin yönetilme, yönlendirilme,profesyonel hizmet ve hesap verebilirlik noktasında tek elden idare edilebilmesine ve bu idarenin demokratik yollarla yönetimde söz sahibi olmuş (seçimle iş başına gelmiş) sivil siyasi otorite tarafından yerine getirilmesi yolunda ülkemizde yaşanan sürecin ortaya konulmasıdır.

a-)Emniyet Genel Müdürlüğü

Emniyet Genel Müdürlüğü İçişleri Bakanlığına bağlı bir iç güvenlik kuruluşudur ve 4 haziran 1937 tarihli 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu ile kurulmuş ve 4 temmuz 1934 tarihli 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu hükümleri doğrultusunda görevini yapmaktadır. ‘‘Polis’’ tabirinin ülkemizde resmi olarak ifade ettiği kurumdur. Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu’nda polisin görevi, ‘‘Polis, asayişi amme, şahıs, tasarruf emniyetini ve mesken masuniyetini korur. Halkın ırz, can ve malını muhafaza ve ammenin istirahatini temin eder.Yardım istiyenlerle yardıma muhtaç olan çocuk, alil ve acizlere muavenet eder. Kanun ve nizamnamelerinin kendisine verdiği vazifeleri yapar.’’ (PVSK md.1) şeklinde ifade edilmiştir. Buradan anlaşılacağı üzere polisin asayiş görevinin yanında ırz,can ve mal güvenliğini sağlama gibi güvenlikle ilgili görevlerinin yanında , yardıma muhtaçların yanında olma gibi sosyal bir ödevi de bulunmaktadır.

Adli otoritenin emir ve talimatları doğrultusunda harekete geçmek, suç delillerini toplamak, suç faillerini tespit edip yakalamak, Cumhuriyet Başsavcıları'nın yerine ve onların bilgileri altında soruşturma veya tahkikat yapmak, sanıkla birlikte suç delillerini adli makamlara teslim etmek polis teşkilatının adli görevleri arasında yer almaktadır.
Polis teşkilatı, devletin bütünlüğü ve anayasal düzenin korunması gibi siyasi görevleri de üstlenmiştir. Bunun yanı sıra polisin önleyici, koruyucu ve yardım edici görevler olmak üzere, idari görevleri de bulunmaktadır.

Trafik hizmetlerinin ekonomik ve sosyal yaşantıyı doğrudan etkilediğini dikkate alındığında polis teşkilatını görevlerinden birisi de , şehir içi ve şehirlerarası yollarda trafiğin aksamaması ve trafik kazalarının önlenmesidir.Kanunla görevleri ve yetkileri belirlenmiş olan Emniyet Genel Müdürlüğü, bugün merkezi Ankara’da olan,kendisine bağlı 81 ilde il emniyet müdürlükleri ve ilçelerde ilçe emniyet müdürlükleri veya amirlikleri olarak teşkilatlanmış personel sayısı 2009 yılı itibariyle yaklaşık 200 bini bulan bir kuruluştur.

Polisinin görev ve sorumluluk alanı daha açık biçimde 2803 sayılı sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu’nun 10.maddesinde ‘‘Jandarmanın genel olarak görev ve sorumluluk alanı; Polis görev sahası dışı olup, bu alanlar il ve ilçe belediye hudutları haricinde kalan veya polis teşkilatı bulunmayan yerlerdir’’ denilmek suretiyle belirtilmiştir. Buradan anlaşılacağı üzere polisin görev alanı il ve ilçe belediyelerinin bulunduğu yerleri ve belediyelerin sınırlarını kapsar. Fiili olarak Türkiye’de polis teşkilatı da zaten il ve ilçe merkezlerinde görev yapmakta olup genellikle nüfus yoğunluğu fazla olan yerleşim merkezlerinde polis,daha az yoğunluk bulunan yerler ile kırsal alanların hemen hepsinde jandarma teşkilatı faaliyette bulunmaktadır. Daha doğru bir deyişle Jandarma teşkilatı, polis teşkilatının sorumlu olduğu il ve ilçe belediye sınırları dışında kalan yerler ile Polis teşkilatı bulunmayan ilçe merkezlerinde görev yapmaktadır. Özetle polis teşkilatı yüzölçümü olarak dar bir alandan sorumlu olmakla birlikte nüfus yoğunluğu olarak geniş bir nüfusun emniyet ve asayişinden sorumludur.

b-) Jandarma Genel Komutanlığı

Jandarma teşkilatı, polis teşkilatının sorumlu olduğu il ve ilçe belediye sınırları dışında kalan yerler ile Polis teşkilatı bulunmayan ilçe merkezlerinde görev yapmaktadır. Buna göre; Jandarma Genel Komutanlığı Türkiye yüzölçümünün %92’sinden sorumludur. Jandarma sorumluluk bölgesinde Türkiye nüfusunun %41’i olan 27 milyon vatandaş yaşamakta, bu nüfus yaz aylarında 43 milyona (%65) kadar ulaşmaktadır. Jandarma Genel Komutanlığı'nın, 280 bin personeli bulunmakta olup bunların 4 bin 500'ü subay, 18 bini astsubay, 25 bini uzman çavuş geriye kalan yüzde 80'i ise er ve erbaşlardan oluşmaktadır.

Jandarma Genel Komutanlığının emniyet ve asayiş görevlerini icra eden asli unsurları olan iç güvenlik birlikleri, mülki taksimata uygun olarak teşkilatlanmıştır. Jandarma Genel Komutanlığı İç Güvenlik Birlikleri’nin sevk ve idaresini, kendisine bağlı Jandarma Bölge Komutanlıkları vasıtasıyla yürütmektedir. Bölgenin emniyet ve asayiş durumu, ulaşım şartları ve arazi yapısı dikkate alınarak; Jandarma Bölge Komutanlıkları’na değişik sayıda İl Jandarma Komutanlıkları bağlanmıştır. Jandarma teşkilatının genel özelliklerini şöyle sıralayabiliriz;

1) Jandarma hem askerî bir kuvvet hem de kolluk kuvvetidir,
2) Jandarma Genel Komutanlığı, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir parçasıdır. Eğitim ve öğrenim bakımından Genelkurmay Başkanlığına bağlıdır,
3) Jandarma Genel Komutanlığının kuruluş ve kadrolarıyla konuş yerlerinin tespitinde duruma göre Genelkurmay Başkanlığının görüşü ya da onayı alınmak zorundadır,
4) Jandarma birlikleri; Genelkurmay Başkanlığınca lüzum görülen hallerde Kuvvet komutanlıkları emrine girer,
5) Jandarma komutanlıkları mahiyetindekilerin sevk ve idaresinden, disiplin, eğitim, özlük hakları ve lojistik faaliyetlerin yürütülmesinden mahallin mülki idare amirine karşı sorumlu değildir. Jandarma subay ve astsubaylarının kaynak ve yetiştirilmeleri ile terfi, izin, sicil ve ödül işlemleri Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu esaslarına göre yürütülür,
6) Jandarma subay ve astsubaylarının sınıflara ayrılması için Genelkurmay Başkanlığının onayı alınmak zorundadır,
7) Jandarma generallerinin atanması için Genelkurmay Başkanının teklifi zorunludur,
8) Jandarma Genel Komutanının atanması için Genelkurmay Başkanının teklifi zorunludur,
9) Valiler ve kaymakamlar Jandarmanın disiplin cezasını gerektiren fiilleri için doğrudan soruşturma yapamaz ceza veremez,
10) Jandarma personelinin işledikleri disiplin suçları için askerî disiplin hükümleri uygulanır,
11) Jandarma subay, astsubay ve uzman çavuşları mahalli mülki idare amirleri tarafından açığa alınamaz,
12) Jandarmanın silah ve mühimmatı bazı durumlarda tamamen bazı durumlarda da imkânlar ölçüsünde Kara Kuvvetleri Komutanlığı standartlarında olmak zorundadır.

Jandarmanın iç güvenlik hizmeti verirken tam ve kesin bir askerî teşkilat olduğu yukarıdaki paragraflardan açık olarak anlaşılmaktadır. Türkiye iç güvenlik hizmetinin önemli bir kısmını askerî bir teşkilata askerî bir hukuki çerçeve içinde yaptırmaktadır. (Güneş,2008)

AB SÜRECİNİN ETKİSİ VE MEVZUAT DEĞİŞİKLİKLERİ

İç güvenliğin sivil bir yapı tarafından sunulması hizmetin kalitesini ilgilendirdiği kadar, belki daha da fazla, demokrasinin kalitesini ilgilendirir. Zira ağır silahlarla donatılmış bir savunma ve savaş gücünün çok sıkı bir kontrol ve denetim altında tutulması demokrasinin bir gereğidir. Ordular savunma-savaş görevlerini yerine getirirken bile kendiliğinden davranamaz. Böyle bir durumda harekete geçmek için en üst sivil otorite olan yasama organının iznine muhtaçtırlar. Oysa iç güvenlik günlük bir çalışma döngüsü içinde sayısız insiyatifin kullanıldığı yüksek bir uzmanlık alanıdır.(Güneş ,2008)

Ülkemiz yaygın terör hareketlerine maruz kalmıştır. Bu gibi durumlarda askerlerden kanun uygulayıcısı olarak faydalanmak gerekebilmektedir. Bu alanda da ülkemiz demokratik bir iyileştirmeye muhtaç görünmektedir.Buradaki iyileştirmelerin de liberal demokrasilerin benimsediği ilkeler çerçevesinde yapılması gereklidir. Bu ilkeler şunlardır:

i) İnsan haklarının önceliği,
ii) Legal olma,
iii) Olayın vahametine uygun yoğunlukta askerî karşılık,
iv) Müdahalenin ve yürütümünün siyasi otoritenin açık, kesin inisiyatifiyle yapılması ve
v) Sivil bir liderlik altında; sivil, polis ve askerlerin uygun koordinasyonunun sağlanması

İç güvenliği sivilleştirmek için jandarma, sahil güvenlik ve sınır birliklerini sivilleştirmek zorunludur. Bu Türkiye`nin medenileşme yolunda karşı karşıya olduğu en büyük demokratik meydan okumalardan birisidir. (Güneş ,2008)

Avrupa Birliği sürecinde iç güvenlikle ilgili temel sorun iç güvenliğin tamamen sivilleştirilmesi ile ilgilidir.1997 yılından itibaren AB tarafından her yıl yayınlanan Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan ilerleme raporlarında Türkiye’de sivil-asker ilişkileri eleştirilmiş ve askerler üzerinde tam bir sivil siyasi otorite denetiminin sağlanamadığı ve bu yönde düzenlemelere gidilmediği vurgulanmıştır. En son 2008 Kasım ayında yayınlanan Avrupa komisyonu Türkiye ilerleme raporunun siyasi kriterler genel başlığı ile demokrasi ve hukukun üstünlüğü ana başlıkları altında Güvenlik güçlerinin sivil denetimi alt başlığı içerisinde mevcut durum ‘‘Türk Silahlı Kuvvetlerin İç Hizmet Kanunu ve MGK Kanununda değişiklik yapılmamıştır. Bu kanunlar, Türk askeri güçlerinin rol ve görevlerini tanımlamakta ve ulusal güvenliği geniş şekilde tanımlayarak askerlere geniş bir hareket alanı sağlamaktadır. Jandarma’nın üstlendiği sivil faaliyetlerde sivil denetiminin arttırılması konusunda bir gelişme olmamıştır.’’ şeklinde eleştirilmiştir.

Bütün bu eleştiriler ve istekler doğrultusunda Hükümet 2008 yılı sonunda kabul ettiği ve AB’ ye üyelik yolunda bir bakıma ülkenin yol haritası demek olan ulusal programın siyasi kriterler alt başlıklı kısmında iç güvenliğin sivilleştirilmesi ile ilgili önümüzdeki süreçte neler yapacağını taahhüt etmiştir.Ulusal programda bu taahhüt, ‘‘İç güvenlik hizmetinin, Hükümetin belirleyeceği politikalar doğrultusunda ve yine Hükümetin denetim ve gözetiminde; "hukukun üstünlüğü" ve "insan hak ve hürriyetleri" çerçevesinde, kolluk kuvvetlerinin profesyonel ve uzmanlaşmış birimleri tarafından yerine getirilmesi esastır. Bu kapsamda, iç güvenlik yönetiminin koordinasyonunu ve sivil idarenin iç güvenlikle ilgili görev, yetki ve sorumluluklarını etkin olarak yerine getirmesini güçleştiren mevzuat hükümleri ve uygulamaları değiştirilecektir.’’şeklinde ifade edilmektedir.

Ulusal programda taahhüt edilen mevzuat değişiklikleri ile ilgili ilk somut adım aslında 2008 yılının Mart ayında atılmıştır. Bu kapsamda zaten 31 Mart 2008 tarihli içişleri bakanı onayıyla ülke çapında 84 ilçe merkezinde polis teşkilatının kurulmasına karar verilmiş, polis teşkilatı kurulacak bu ilçe merkezlerinde güvenliği sağlama görevi de jandarmadan polise devredilmesi istenmiştir. Ancak uygulamada bazı sorunlar yaşanmıştır.Bu sorunların temel nedeni ise Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu ve bu kanuna dayanarak çıkarılan Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri yönetmeliğinin ‘‘JANDARMA İÇ GÜVENLIK BIRLIKLERININ SORUMLULUK ALANININ BELIRLENMESI’’ni düzenleyen 21. maddesidir. Jandarma Yönetmeliğinin 21.maddesinde, kentleşme nedeniyle Jandarma sorumluluk bölgesinin belediye sınırları içine girmesi ve özel kanun ve nizamların öngörmesi halinde Jandarmanın sorumluluğuna verilmiş alanların Polis sorumluluğuna verilebileceği öngörülüyordu.

Ayrıca İlgili Bakanlıklarca gerekli görülen ve özellik taşıyan yerler için özel düzenleme getirilmesi durumlarında bu yerlerin valiliğin önerisi, Jandarma Genel Komutanının uygun görmesi ve İçişleri Bakanının onayı ile polise devredilebileceği öngörülmekteydi.

22. Maddede ise Jandarma ve Polisin sorumluluk alanlarının mülki amir ya da yetkili kılacağı görevlinin başkanlığında Jandarma Emniyet ve Belediye temsilcilerinin katılacağı bir komisyon tarafından belirleneceği ve bir protokolle gösterileceği, oybirliği ile alınan kararlar kesinlik az edeceği oybirliği sağlanamayan durumlarda ise bucak ve ilçelere ilişkin sorumluluk alanları konusundaki itirazları valinin kesin olarak çözümleyeceği belirtiliyordu.

Ayrıca 154. Maddenin 2. Fıkrasında Şehir ve kasabalarda kentleşme nedeniyle; belediye sınırları genişledikçe bu yerlerdeki, Jandarmaya ait görev ve sorumluluk alanları, Jandarma Genel Komutanlığının istemi ve İçişleri Bakanlığının onayı ile polise devredilir deniliyordu.

. Ancak uygulamadaki aksaklıkları tamamen ortadan kaldırmak için yönetmelikte iki madde halinde düzenlenen konu yapılan değişiklikle tek maddede halinde yeniden düzenlenmiştir. 30 mart 2009 tarihli resmi gazetede yayınlanan Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri yönetmeliğinin 21.maddesinde eski düzenlemede değişiklik yapıldı.Değişiklik ile 22. Maddenin tümü ve 154. Maddenin 2. fıkrası mülga edilmiştir

Yapılan değişiklik ile İl ve ilçelerdeki jandarma ve polis sorumluluk alanlarının sınırları, ilçelerde kaymakam, illerde vali veya görevlendireceği vali yardımcısı başkanlığında jandarma ve emniyet temsilcilerinin katılacağı bir komisyon tarafından belirlenecek. Vali veya kaymakamın çağrısı üzerine toplanacak komisyondan Belediye temsilcisi çıkarılmıştır. En önemli değişiklik ise eski düzenlemedeki sorumluluk alanları belirlenirken Jandarma Genel Komutanının uygun görmesi şartının kaldırılarak anlaşmazlık halinde mülki amirin son kararı verecek şekilde kesin kararı verme yetkisinin vali veya kaymakamlara başka bir ifadeyle bütün yetkinin sivil yönetimin temsilcisi olan mülki amire verilmesidir. Bu durum düzenlemede ‘‘Sorumluluk alanlarının sınırlarının belirlenmesinde oybirliği sağlanamayan durumlarda kolluk birimleri arasındaki anlaşmazlıklar vali tarafından kesin olarak çözümlenir ve düzenlenecek protokolde bu husus belirtilir.’’ Şeklinde ifade edilmiştir.

Maddenin eski halinde komisyonun mülki amir ya da yetkili kılacağı görevlinin başkanlığında toplanması öngörülürken, Jandarma ve Emniyet’e ilaveten Belediye temsilcisi de komisyonda üye olarak görev yapıyordu. Maddenin eski halinde komisyonun kim tarafından çağrılacağı hususu ise düzenlenmemişti.Yeni düzenlemede ise bu husus ‘‘Komisyon, vali veya kaymakamın çağrısı üzerine toplanır’’ denilerek açıklığa kavuşturulmuştur.

2009 yılında yapılan bu yönetmelik değişikliği ile ülke genelinde bütün ilçe merkezlerinde sorumluluk jandarmadan polise devredilmiş ayrıca mevcut polis-jandarma sorumluluk bölgeleri de yine yeni düzenleme gereği gözden geçirilerek güncellenmiştir. Yapılan bu devir işlemleriyle Avrupa Birliği’nin iç güvenliğin sivilleştirilmesi konusundaki istekleri bir ölçüde yerine getirilmiş olsa da ülkenin yüzde 90’lara varan kısmında iç güvenlik halen askeri bir iç güvenlik birimi olan jandarma tarafından sağlanmaktadır.iç güvenliğin tamamen sivilleştirilmesi için ya ülkenin tamamında polisin görev yapması ya da jandarmanın statüsünde değişikliğe gidilerek jandarmanın yalnızca İçişleri Bakanlığına bağlı askeri görevlerinden arındırılmış ,sadece iç güvenlik hizmetine odaklanacak şekilde profesyonel bir yapıya kavuşturulması gerekmekte olduğu görüşü hem basında hem de kamuoyunda dillendirilmeye başlamıştır.

Yukarıda genel olarak belirtilen süreçle beraber daha özelde aşağıda Afyonkarahisar ili İhsaniye ilçesinde polis teşkilatının kurulması ve ilçe merkezinde güvenlik sorumluluğunun jandarmadan polise devredilmesi süreci ele alınacaktır.

AFYONKARAHİSAR-İHSANİYE İLÇESİNDE POLİS TEŞKİLATININ KURULMASI

Avrupa Birliği’nin Türkiye’den istediği iç güvenlik reformlarının somut adımlarının ilk kez 2008 yılının mart ayında görüldüğü yukarıda belirtilmişti. Ancak iç güvenliğin sivilleştirilmesi kapsamında ilçe merkezlerinin jandarmadan polise devredilmesi konusundaki irade ve niyet 2008 yılından sekiz yıl öncesinde yani 2000 yılında ortaya konulmuştu.

İçişleri Bakanlığının 20 Temmuz 2000 tarihli olur yazısıyla Türkiye genelinde o zaman için Jandarma sorumluluğunda bulunan 137 ilçede İlçe Emniyet Amirliği kurulması ve faaliyete geçirilmesine karar verilmiş,fakat yine yukarıda bahsedilen Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri yönetmeliğinin 21. maddesinde belirtilen bölge devri için Jandarma Genel Komutanının uygun görmesi koşulu nedeniyle bahse konu ilçelerin bir kısmı polise devredilse de ilçelerin büyük çoğunluğunda bölge devri gerçekleşememiş,bu ilçelerde güvenlik jandarma tarafından sağlanmaya devam etmiştir. Jandarma Genel Komutanlığının ilçe merkezlerini Emniyet Teşkilatına devretmemesinin nedenleri ayrı bir çalışma konusu oluşturabilecği gibi, gerçekte komutanlık bölge devri konusunda pek de istekli davranmamaktadır. Zira 31 Mart 2008 tarihli ikinci İçişleri Bakanlığı kararında bu defa bir çoğu 2000 tarihli kararda da adı geçen ilçeler olmak üzere tam 84 ilçede polis teşkilatı kurulması ve faaliyete geçirilmesinden bahsedilmektedir. Anılan kararların uygulamaya tam olarak geçirilememesinin nedeni ise Jandarma Genel Komutanlığının mevzuatın kendisine verdiği ‘‘uygun görme’’ yetkisini kullanarak bölge devirlerinde isteksiz davranmasıdır.

İçişleri Bakanlığı tarafından polis teşkilatı kurulması ve jandarmadan güvenlik sağlama sorumluluğunun devralınmasına karar verilen ilçelerden birisi de Afyonkarahisar ilinin İhsaniye ilçesi olmuştur. 2000 yılındaki kararda da İhsaniye ilçesi bulunmasına rağmen 2008 yılında alınan ikinci karardan da anlaşılacağı üzere 2008 yılına kadar ilçede güvenlik jandarma tarafından sağlanmıştır.

İçişleri Bakanlığının 2008 yılı mart ayındaki kararının ardından Afyonkarahisar ilinde mevcut 17 ilçeden polis teşkilatı bulunmayan 5 ilçede de(Kızılören,Evciler,Hocalar,Çobanlar ve İhsaniye) kuruluş yönünden hazırlıklara başlanılmış, bu kapsamda yukarıda bahsedilen yasal düzenlemeler gereğince Afyonkarahisar Valiliği tarafından 7 Kasım 2008 tarihinde sayılan 5 ilçede de polis teşkilatının kurulmasına karar verilmiş ve yine valiliğin 20 Kasım 2008 tarihli yazısı ile Jandarma Genel Komutanlığından ilçe merkezlerinde belediye sınırları dahilindeki sorumluluk alanlarının polise devredilmesi istenmiştir. Yapılan bu isteğin sonucunda Jandarma Genel Komutanlığının 13 ocak 2009 tarihli yazısında Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri yönetmeliğinin eski 21.maddesinin verdiği yetkiye dayanarak ‘‘uygun görüş’’ verilmiş, ve resmi olarak bu tarihten itibaren diğer beş ilçe ile beraber İhsaniye ilçesinde de ilçe merkezinde güvenliği sağlama görevi polis teşkilatına devredilmiştir.

İhsaniye ilçe merkezinin nüfusu ,adrese dayalı nüfus kayıt sisteminin 2009 verilerine göre 2257 kişi olup bu nüfus aynı zamanda ilçe belediye sınırları içerisinde yaşamakta ve 7 kasım 2008 tarihli valilik kararının ardından fiili olarak 2 Aralık 2008 tarihinden itibaren bu nüfusun güvenliğini sağlama sorumluluğunu polis teşkilatı üstlenmiştir ve halen de ilçe merkezinde asayiş hizmetleri polis tarafından yerine getirilmektedir.

SONUÇ

Türkiye’deki mevcut iç güvenlik sistemi aslında geçmişin bir nevi yansıması sayılabilir Kolluk hizmetlerinin askeri teşkilatlar tarafından yürütülmesi geleneği bugün de devam etmekte ve ülke yüzölçümünün yüzde 92’sinde güvenliği jandarma sağlamaktadır. Tanzimatla beraber ve sonrasında yaşanan süreçte Avrupa devletleri örnek alınarak askeri olmayan iç güvenlik birimi olan polis teşkilatı kurulsa da yine geçmişten gelen bir gelenekle halen iç güvenlik tek bir teşkilatla değil bir den fazla teşkilatla sağlanmaya çalışılmaktadır. Bugün de geçmişte olduğu gibi ülkenin genelinde, aynı şehirlerin farklı kesimlerinde iki ayrı güvenlik birimi aynı anda görev yapmakta ve aynı nitelikte görevleri ifa ederek farklı üniforma taşımaktadırlar. Tabiri caizse bu çift başlılık daha önce de ifade edildiği gibi iç güvenlik uygulamaları bakımından bir takım sorunlara neden olmakta, özellikle AB sürecinde olan Türkiye’den üyelik için istenen kriterlere tezat teşkil etmektedir.

Avrupa Birliği sürecinde iç güvenlikle ilgili temel sorun iç güvenliğin tamamen sivilleştirilmesi ile ilgilidir.1997 yılından itibaren AB tarafından her yıl yayınlanan Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan ilerleme raporlarında Türkiye’de sivil-asker ilişkileri eleştirilmekte ve askerler üzerinde tam bir sivil siyasi otorite denetiminin sağlanamadığı ve bu yönde düzenlemelere gidilmediği vurgulanmaktadır.

Sayılan nedenlere bağlı olarak özellikle 2000 yılı sonrasında bazı yasal düzenlemelerle iç güvenliğin tümüyle sivil idareye bağlı bir teşkilat olan polis teşkilatı tarafından yerine getirilmesi için çalışmalar yapılmaktadır. Bu kapsamda çalışmada da belirtilen 2008 yılı ulusal programında yer alan taahhüt doğrultusunda ülke çapında il ve ilçe merkezleri ağırlıklı olmak üzere bir çok yerleşim yerinde polis ve jandarma sorumluluk bölgeleri yeniden düzenlenmiş, il ve ilçe merkezlerinin tamamında güvenlikten polis teşkilatı sorumlu tutulmuştur. Bu nedenlerle Afyonkarahisar ili İhsaniye ilçesinde de 2008 yılı Aralık ayında polis teşkilatı kurulmuş olup,ilçe merkezinde güvenlik ve asayiş sağlama sorumluluğu jandarmadan polise devredilmiştir.

KAYNAKÇA
BİRİNCİ,Ali.(1999) ‘‘Türk Emniyet Teşkilatında İlkler’’,Polis Bilimleri Dergisi,Cilt:1, Sayı:3.Nisan,sh:9-16.
ÇUFALI,Mustafa.(2002) ‘‘Türk Polis Tarihi’’ ,Türkiye’de Devlet,Toplum ve Polis,
H.Hüseyin ÇEVİK-Turkut GÖKSU, seçkin yayınları
FINDIKLI,Remzi.(1999).’’Osmanlı Devletinde Güvenlik ve Polis’’,Osmanlı, cilt:6. Ankara sh:295-300
GÜNEŞ, Amet Faruk, ‘‘İç güvenlik sivil olmalı’’(2.11.2008),Mülkiye Başmüfettişi,(www.jandarmavepolisbirlesmeli.blogcu.com) erişim tarihi:14.05.2009
İDARE, Dahiliye Vekaletinin Aylık Mecmuası, ‘‘On Beş Yıl Zarfında Cumhuriyet Zabıtasının Çalışmaları Hakkında Rapor’’(1938) Yıl:11 sayı :127,29 Birinci teşri1938.
JGK-TARİH, ‘’ Jandarma Genel Komutanlığı Tarihçesi’’. www.jandarma.gov.tr,
METİN,İ.(1985). ‘‘ Polis Örgütünün Görevleri ve Yapısı’’, Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi,cilt :6. İstanbul,sh:1637-1654.
TONGUR,H.(1946) Türkiye’de Genel Kolluk, Ankara.
TOPRAK,Z.(1985) ‘‘Tanzimat’tan Sonra Osmanlı Kolluk Kuvvetleri’’, Tanzimat’tan Cumhuriyete Türkiye Ansiklopedisi,Cilt:5,İstanbul,1985.sh:1269-1271.


YASAL DÜZENLEMELER
1-) Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
2-) 3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
3-) 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu
4-) 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu
5-) 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu
6-) Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri yönetmeliği
7-) 2008 YILI ULUSAL PROGRAM ,Resmi Gazete Tarihi:31 Aralık 2008 Tarih ve 2008/14481 sayılı Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programı” ile “Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Bakanlar Kurulu Kararı ”

Şükrü TÜRKÖZ - Komiser Yardımcısı, Afyonkarahisar/İhsaniye İlçe Emniyet Amir V.
kaynak : Çağın Polisi Dergisi, Kasım 2009

Bağlantı:
BBcode:
HTML:
Mesaj bağlantılarını gizle
Mesaj bağlantılarını göster

Bir hesap oluşturun veya forumda sizde soru sormak, fikir beyan etmek için oturum açın

Forumda yeni konu açmak veya soru sormak için üye olmanız gerekmektedir

Bir hesap oluştur

Üye değil misiniz? topluluğumuza katılmak için kaydolun
Üyeler kendi konularını başlatabilir ve konulara abone olabilir
Ücretsizdir ve sadece bir kaç dakika sürer

Kayıt

Oturum aç

  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“Makaleler / Dergi Yazıları” sayfasına dön